“Bizim varlığımız da yokluktur.”
Mevlâna
Sen yoğ isen
A ş k o l m a z.
Ben ki tüterim âşikâr bir ağuda
Zehirli gömleğini giydiğim
Neden halâ gelmedi, yoksa
Saati mi şaşırdı bu hıyar?
Gerçi hiç saati olmadı ama
En azından birine sorar.
Cebimde bir lira desen yok,
Devamını Oku
Saati mi şaşırdı bu hıyar?
Gerçi hiç saati olmadı ama
En azından birine sorar.
Cebimde bir lira desen yok,
Daha önceki yıllarda da günün şiiri seçilen bu şiire biz gerekli yorumu yapmışız. Dediklerimizin aynen arkasında olduğumuzu beyan ederiz.
Konya Selçuklu ünversitesi dinler tarihi hocalarından Mikail Bayramın dediğine göre, Mevlana(efendimiz sahibimiz)dediğiniz bu zat, bir Moğol ajanıdır. Onun şeyhi olan Şems-i Tebrizi denen zat da yine bir ajandır ve aynı zamanda Hasan Sabbah'ın haşhaşi imamlarından birisinin oğludur.
Celaleddin er-Rumi denen bu zatın yazdığı yedi ciltlik mesnevisi içinde 24 adet müstehcen hikayenin yer aldığı bir kitaptır ki sapık ilişkileri ballandıra ballandıra anlatan bu kitabı asla çoluk çocuğunuzun yanında okuyamazsınız. Dahası: Nasreddin hoca olarak bildiğimiz ve asıl adı Ahi Evran olan alim, fazıl ve vatanperver zatı ve de eşini ödürttüren de bu zattır.
Moğollarla çarpışırken ölen kendi öz oğlunun namazını kıldırıp defnettirmek yerine onun- sırf dostları olan Moğollarla çarpıştı diye- naaşını yaktıran da yine bu zattır.
İslamda, kaval sesi eşliğinde dans etmek asla caiz değildir. Zira Resulullah-s.a.v- böyle bir kaval sesi duyduğunda " Bu şeytanın mizmarlarından bir mizmardır." diyerek onu duymamak için kulaklarını kapatmıştır. Yani semah denen şey de semazenlik de birer bid'attir ki, Resulullah-s.a.v-, bütün bidatlerin dalalet yani sapıklık olduğunu ve bütün sapıklıkların da cehennemde olduğunu haber vermişlerdir.
Bir müslüman, ancak hac ibadetini yaparken Kabe etrafında dönebilir ve bunun adına da semah değil tavaf denir. Bunun dışında yapılan cümle ritüel din dışı davranışlar kategorisine dahildir.
İnsanoğlunun göklerde uçması ancak uçaklar, helikopterler, balonlar ve füzeler vasıtasıyla söz konusu olur. Bir kişi peygamber bile olsa asla vasıtasız olarak göklerde uçamaz ve uçmamıştır da. Resulullah-s.a.v- 'ın miraç yaparak uçtuğunu söyleyenler yalan söylüyorlar. Çünkü böyle bir şey olmadığını İsra suresinin 90'dan 96. ayetine kadar olan ayetlerinde bizzat Rabbimiz Teala Hazretleri beyan ediyor.
Sen yoğ isen
A ş k o l m a z.
Ben ki tüterim âşikâr bir ağuda
Zehirli gömleğini giydiğim
Seni sevmek, kaç kez ölmektir
Yüzyıllardır bir çığ altında?
yüreğine bilincine sağlık üstadım. çok sevdim bu dizeleri
Sen yoğisen derken Hz. Mevlanayamı bu sesleniş acaba
tebrikler..
tebrikler..yüreğinize sağlık..
şiirin son kısmındaki dört dize asaf haletten...tırnak içine almış şair de zaten...
Bir şiire, bir felsefeye öykünen şiirlerin te'lif haline gelmesi , ondan fakat o değil, hale gelmesi zordur..
en iyi Mevlana te'lifçisi olarak şeyh galib gösterilir tarihte..ancak, arif nihat, asaf halet , nazım hikmet ve daha niceleri mevlana hazretlerine , duygu ve düşüncelerine öykünerek şiirler yazmışlardır...
Bu şiir , hiç te kötü sayılmayacak bir öykünüş şiiri..farsçanın okurken teganniye dönüşen o muhteşem şiir lisanını ve müzikalitesini yakalamaya çalışmış şair..yine yeni şairlerde sık sık rastladığımız bileşik kelime icadına bu şair de baş vurmuş...
''siyahçığana'' demiş ..tıpkı diğer günün şiirinde nihat behramın ''güngece'' ifadesinde olduğu gibi..
başta da söylemiştik..tasavvuf ve özellikle mevleviliğin popüler hale gelen terminolojisinden alıntı sözcüklerle oluşturulunca şiir te'lif den çok , taklidi ve öykünücülüğü baskın hale geliyor...
eğer mevleviliğin, folklorik bir değere dönüştüğünü düşünürsek günümüzde, döünüp dolaşıp yine Cemal Süreya' nın ' folklor şiire düşmandır ' sözüne geliyoruz....
Saygılarımla
Sabah erken saatlerde okudum ve bitiremedim, demin tekrar okudum..
çok zorlama ifadeler...
Bir şey eksik, şiirin içindekiler şaire ait değil, bence ... kelimelerden söz etmiyorum, duygulardır kast ettiğim..
Bu şiir, Mevlana ve Hoşgörü 2008 şiir yarışmasnda (Ümraniye Belediyesi) mansiyon almış.
Şiir ne güzel başlamış, güzel gitmemiş. Yarışma jürisinin erleri, şiirde geçen 'Mesih' adına ve onun elleri adına bu şiiri iyeleştirmiş.
Bir nefes şiir havası adına, emeğe saygılar.
Bismihi Teâla
Ödüle lâyık görülmek güzel bir şey. Bu tür ödüller, insana ciddi mesuliyetler yükler. Ancak ben yaptığım işin, şiir olmadığını belirtmek istiyorum. Böyle bir hevesim ve niyetim de olmadı. Mevlâna Mesnevi’sine; “Dinle ney’den kim hikâyet etmede/Ayrılıklardan şikâyet etmede” mısralarıyla başlıyor;dünya bozkırına düşmüş, hakiki kaynaktan uzaklarda gurbet havası soluyan birinin başka ne derdi olabilir. Dünyaya dâir olduğunu düşündüğümüz bütün dert ve ızdıraplar bu dertle bağlantısı nispetinde mânâ kazanıyor aslında. ‘Elest Bezmi’nde verdiğimiz sözün neresinde sürdürüyoruz dünya sahnesindeki rolümüzü? Ne kadar sâdık kalabildik özümüze? Asıl önemli olan bu. Dünyevî dertler, ızdıraplar ve sevinçler haddizatında birer unsurdur; birer perdedir. Dah önceleri altını çizdiğim ‘hayatın kırılma noktası’ ifadesini, ‘insan kaderi’nin kırılma noktası olarak değiştirmek istiyorum. İnsan kaderinin kırılma noktası, ana kaynağından koptuğu anda başlamıştır. Hz. Âdem Aleyhi’s-selâm’ın dünya serüveni aynı anda hepimizin serüveni… O’nun (as) yeryüzünde yaşadığı ayrılık acısını, vuslat arzusunu, gurbet, hasret, heyecan ve üzüntülerini birer nüve olarak hepimiz taşıyoruz.
Başıboş bırakılmamışız. Mümin olarak bize uyan ve uymayan hususlar, yakışan ve yakışmayan bazı renk ve duruşlar var. Mümin olmanın getirdiği mesuliyet, duygu, düşünce ve tavırlarımız hayattaki duruşumuza yön veriyor. Bütün bu hususiyetlerin imbiğinden geçen seçiciliğimiz sayesinde, bir şahsiyet olduğumuzu ifade edebiliyor/gösterebiliyoruz. Ondan sonra dostlarımızı, arkadaşımızı, eşimizi seçiyoruz. Hayatın kendi de zaten bir seçmeler antolojisi değil mi? Cüz’î iradenin insana ihsan edilmesinin hikmetlerinden biridir aslında seçicilik. Seçeceksin ki mesuliyeti üstlendiğin anlaşılsın. Seçiciliğimizin teşekkülünde, mizaç ve karakterimize dâir hususiyetlerin de büyük önemi var. Hayata, kâinata ve eşyaya bakarken kişiliğimizle kaynaşmış olan bu hususiyet dürbününü kullandığımızdan seçicilik kendiliğinden ortaya çıkıyor. Bazen iyiler arasında da seçim söz konusu oluyor. Böyle durumlarda bazen yapılan tercih, bir kaybedişi de ihtiva edebiliyor. Önemli olan yollar çiftleştiğinde, vicdanın sesine uyabilmek… Uzattım galiba.. Bana hakkınızı helal ediniz..Bu vesile ile çalışmanızı ve başarınızı kutluyorum...Baki selam..
Yaşar BAYAR
Bu şiir ile ilgili 12 tane yorum bulunmakta