Bu şiir gecenin metresi.
Yıldızlar kedilerin gözlerine düşüyor.
Başım dönüyor.
Bu şiir ellerimdeki mürekkep,
Sanatlıca, elimin kiri.
Neden dururum masanın başında sevgilim?
Bu da sana içimden son armağanım.
Saçlarına son dokunuşum.
Odandaki piyanoya son bakışım,
En büyük göreceli şiirim.
Tanırım canın pahasına kaç desem sokulursun
Bir mezar suskunluğu bu ki içindeki ahmak
Düğümler öbeğinden çıkmışçasına ruha yaraşmaz
Kırk mülahazaya takılıp düşmeyen ahmak
*
Canı pahasına kalsın desem yok olacak
Onların istanbulu var
Benim şişemin dibinde gözyaşım
İçinde deryalara daldığım
Bir garip haller bahçemde
Bir garip açar oldu güllerim
Bir garip çürür yürüyen naaşım
Uyku hak getire
Bu da gelmeyişimin çırpınışı
Ne yapayım uykum yok
Durmuyor kuşumun kanatları
Ne ben dur diyorum
Ne de var umudu durmaya
Yeni aymış, kediler huysuz
Çok da niyetliydim sanki yazmaya
Bir ruj sürdüm, kırmızı
Kızdılar, annem kızdı
Kırmızı güller boyadım
Kimseden ses çıkmadı
Evrenin mızrabına doğ ki cümle alem gün görsün
Öyle bir incit ki görmesin tenim dikeni
Güller solsun, kırılsın namahremin bileği
Zevki sefa hoş geldikçe gök yüzüne sövsün
Lanetin dönmeye, boynun kıldan ince
Ancak ölüme yaraşacak kadar güzelsin.
Ki bıraksam yüksek dağlar, kraterler, annenin umutları çökecek üstüne.
Altın saçların üstüme dökülecek,
Ki ancak bir şiir için güzelsin.
Tesadüflere yer verirsek başaramayız.
Nereden çıktı bu aitlik?
Ve Ludis bu saatte saygılar sunar.
Göz altları mosmor, perde açılır.
Sahneye bir adet şair çıkar.
"Yok dantellerim leydim,
En çok senin ellerin yaraşır
Boynum dediğim konağa
Bir ömürde iki gönül kaynaşır
Bir çiçek açar, bir yara açılır
Zaten anca senin elin yanaşır
En derinimdeki bahçıvanın saçına
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!