Bildiğimiz bilinmezlerdeyiz...
Aklımız bulanık
Karmaşalarsa kabar kabar tırmalıyor sinemi
Tüketiyor usul usul ve zalimce
Kavuşacak mı düşünceler aydınlığa
Saf tutar mı işaretler
Gecenin hüznünde şimdi
Ben kendimi dinlemeye koyuldum
Kulak verdikçe çığlık çığlığa dertlere koyuldum
Geçmişimin yıkıntılarına çakıldım
Şimdinin gözyaşlarına saçıldım
Dert diyemediklerimin derdine takıldım
İlmek ilmek işliyorum kalbimi
Her hamlem bir kan göleti
Bazı duygular, bazı kırgınlıklar
Mantığın önünde duran
Aklının ağırlığı ayaklarına verdiğin
Gecenin kuytu kuyusunda
Güneş doğuyor gönlüme
Âmâ gözlerim kamaşıyor
Elbisemin içine bir ateşin sızısı düşüyor
Karlarla ter içinde ateşle kuçak kuçağa gözlerimi açıyor
Aydınlatan sanki su serpen; bir nidâ semalardan yükseliyor
Ölüm acep ne vakit bulacak beni
Şu gözler nasıl yumulacak karanlığa
Ne zaman, nasıl, ne şekilde! ? ...
Son bulacak bu ömür
Nerede verilecek bu son nefes…
Sustu kâinat
Ve buğulandı bir ışık yılımı
Girdi ufacık bir kuytuya kuruldu
Oturdu ateş sofrasına bir yudum aldı
Yandı ama bilmezdi yanmak neydi…
Ya Rabbim
Cennet ve cehennemi görmüş bu gözler
Nasıl olurda razı olmadıklarına bakar
Kevserinden yudum almış bu dudaklar
Nasıl kupkuru dökülür
Nimetlerinin tadına bakmış bu damak
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!