Düşünmeyen
Düşünmesine fırsat verilmeyen
İnsanlar yetiştirmek için
Tohumların ekildiği
Verimsiz dönemler
Ağustos gecesi şiirle geldin
Ateşböcekleri valse kalktılar
Özlemiştim seni nasıl da bildin
Yaşama rengarenk umutlar doldu
Epeyce bekledim sonunda geldin
Kalbim dere kenarlarındaki çakıl taşları gibi, taşlara ufak ufak sular çarpıyor. Bu akşam bahçede ilk defa ateş böcekleri gördüm. İki taneydi. Balkondan aşağıya eğilerek baktım. Birisinin ışığı daha sönük, diğeri uzaktan göz kırpan yıldızlar gibi yanıp sönüyor. Kaç kere sıkıntılı günlerimde yıldızlara baktım. En parlak yıldızı seçip sevdiklerim, kendim ve tüm insanlar için iyi dilekler diledim. Hafta sonu sahil boyunca yürürken,. yunuslar gördüm, neşe içinde dalıp çıkıyorlardı suya. Güneş henüz batmamıştı Ne güzeldi dünya, hayat ne güzeldi ve özgürlük ne güzeldi.
Acılar öldürmüyorsa güçlendiriyor, belki doğru ama tavsiyem duyarsızlaştırmasın en büyük tehlike bu, duyarsızlaşmaya başladığın anda sen artık aynı sen olmuyorsun. Değişim güzel belki ama kendi iç dinamikleriyle değişmediğinde, Türkiye’nin çarpık değiştiği gibi ya da her zaman bir adım ileri, beş adım geriye gittiği gibi ortaya çıkan tablo öyle içler acısı ki, öyle geri, öyle bağımlı, kişiliksiz bir değişim ki, bir takım dogmalarla yönünü bulamayan gözleri bağlı yaralı bir insan gibi yalpalıyorsun.
Herkes yalan söylüyor, evde eşine, işyerinde iş arkadaşlarına, bazen dostlarına, politikacılar halka, herkes herkese yalan söylüyor
Yıllarca bekledim günlere inat
Bir yaz gecesine şiirle geldin
Işığa boyandı gece ve mehtap
Maviye dönüştü şimdi tüm renkler
Kediler köpekler valse kalktılar
Okul kantininde Sema anlatıyor çevresindekilere. Asılmış yüzü, sigara yakmış, masada demli bir çay, yanındakiler dinliyor çıt çıkarmadan.
Okudunuz mu Sabahattin Ali’yi, o güzel içli yorumunu, İçimizdeki Şeytan’daki kızı az mı kendim gibi hissetmedim. Ya o dürüst adamın acısı, kendi acım gibi gördüm. Ya Kürk Mantolu Madonna, aşk böyle hüzünlü anlatılabilir mi? Böyle güçlü bir kalem, neden kıymet bilmiyor bu ülke. Aydınlara şairlere, yazarlara hep kaybedince mi sahip çıkacağız.
Oysa Ben Anadolu’yum der, ülkesini kimsenin sevemeyeceği kadar sever, Karadeniz’in gümüş tellerine dizeler dizer, Gülhane Parkı’nda ceviz ağacı olur. Öyle yurtseverdir ki, bütün halkların kardeşliğine inanır. Fransa’da Elsa’dır. Paris’te kestane yer, Jacond olur Louvre’da. Sızlar can damarı kötülüğün karşısında.
Gideceğim,
Ne inciten sözlerini söyleyebileceksin
Ne de sevgi sözlerimi duyabileceksin
Gideceğim
Ne düğün resimlerim oldu
Ne çift kişilik yatağım
Hiç çiçek gelmedi senden
Hep ben kendime aldım
Ben artık bu oyunda yokum.
Sen yalnız oyna
Çok incindim ben bu aşkta
Artık sana elveda
Kırkyedi yaşında sırılsıklam aşık
Kırkyedi yaşında delişmen düşler
Kanatlanmışsın o çalım ne öyle
Seke seke gidersin bakkala, manava
Herkese söylersin onu seviyorum
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!