Göbeklitepe
Mevsimlerden bahar, günlerden çarşamba
En sevdiğin şarkını dinledim İlimani'den,
Bir parça taze ekmek, zeytin ve çay kombininden oluşan tatlı kahvaltının eşliğinde.
Saksıda yetiştirdiğimiz yasemin ve sarı frezyaları kokladım.
Ellerimde bir kağıt destesi gibi tuttuğum resimlerini çevirdim bir bir...
Yıllanmış bir şarap gibi buğulanmış gözlerine daldım bir müddet...
Yüzünü ilk gördüğümde
Güneşin sıcaklığını hissettim
Başımı yüreğine koyduğumda kalbinin
bir kuşun kalbi gibi attığını hissettim.
Soğuktan üşüyen ellerini tutup gözlerine baktığımda içime tarifsiz bir sevinç doluyordu.
Hatırlıyor musun, o geceyi
Senin için bekleyebilirim
Seni gerçekten kavuşana kadar bekleyebilirim.
Tıpkı yıldızların geceyi beklediği gibi...
Suya susamış toprağın yağmuru beklediği gibi...
Nasılki güneş doğmadan açmıyorsa çiçekler...
Baharın neşesi olmadan da zarafetle süzülmez kelebekler..
Hangi ressam cesaret ederdi o güzelliği resmetmeye.
En cesaretlisi şüphesiz Tom olurdu elbette!
Godiva'yı çıplak resmettikten günler sonra kör olmasaydı...
Ya da hüzünlü duruşu kendisini mazoşiste çevirmese Van Gogh...
Hayır, bu iki ressamın içinden çıkacağı bir iş değildi;
Üçüncü ressam amaydı, eksik duyusuyla resmedebildi.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!