Siz ki;
Işığı bir çay gibi içerdiniz.
Akdeniz
akşamlarında ay...
Seni öylesine sevmek vardı
Gül yaprağı öper gibi/
sin emde topragın kanar,
Bulutlar yağmasa
Oysa...
Seni Öylesine sevmek vardı.
Çağla,
Harlemde “baskıt” demeyi
Bir zenciden öğrendiğinde
Pizza gibi görmüştü kalçalarını
Gün bir ucuna konsa
Sen Bir ucuna dünyanın
İçinde çığlığı duyar gibiyim,
Aşk evreni sarmış...
İki Uçtadır.
Kaçtığın denizlere sığınan
Duyar özlemini sesin
Sonsuz melodiler dolar yüreğime
Gizlice...
Hiç bir şey,
Bu kadar sessiz değil;
Gecenin koynunda.
Gecenin koynunda
Yağmazdı üstümüze hüznün mürekkepleri
Sen bu acıları zarflayıp göndermeden
şimdi,
ayrılık iklimlerinden esiyor ıslanmış rüzgar
bahar,
kutuplardan ayağımıza gelen,
- Yılkıcı şairin doğduğu bölgede geniş bir arazi ve mevki
Bizim oranın insanları
Yılkıcı gibidir,
Kadını, erkeği, kızı kızanı
Buram buram
Bohça bohça güzelliğin
İndi yüreğime bir kış gecesi
Gündüzün prenses aydınlığı
Gecen masal gecesi
Sizin evin kapısını çalınca,
Sinemaya giriyorum sanıyordum.
Evinizin en üst locasına kurulup,
Sevgiyle höpürdetecektim kahvemi.
ve sen gelecektin ürkek ceylanları
Gözlerinde toplayıp,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!