Hayatı boyunca hep kendinden emin adımlar atıp çok kez yanılgıya düşmüş bir yazardır. ama her yaptığı hatadan aldığı derslerle yaşıtlarından daha olgun ve daha yüksek yaş kitlelere hitap eden, Selim. Küçük yaşta büyük şansızlıklar atlatmıştır. bugün 18 yaşına adım atan selim’in kişisel özellikleri hep sevecenliğiyle öne çıksa da karamsar büyümüş bir insandır. Karaman’da okul hayatı başlayan selim’in Ereğlide lise hayatı devam etmiştir. küçüklükten gelen sevgili merhum Oğuz Atay hayranlığı onu edebiyat ile tanışmasına sebep olmuştur. Selim ile r ...
”Ben biliyorum, sen unutulacaksın. Dilimden düşeceksin ve elini kolunu yara edeceksin şüphesiz. Geçsin diye öpmeyeceğim bu sefer. ”Bir şey oldu mu?” diye sormayacağım bile. Aklıma geleceksin, temiz gecelikler vermeyeceğim sana. Oturacak yer bile bulamayacaksın. Radyo çalmayacak. Kahvaltıda çay olmayacak. Aklımdan çıkacaksın, çok üşüyeceksin ve hırkanı almak için döndüğünde kapıyı açık bulamayacaksın. Anahtarın kırılacak en basitinden.
Çorapların içeride kalacak. İçimde konaklamak varken, sen içimden geçeceksin ve farkında bile olmayacaksın bir kazaya kurban gittiğinin. Çarptığın duvarın dibine tüküreceğim. Mezarının yerini merak bile etmeyeceğim. Ağzımdan kaçacaksın bir rakı sofrasında, ”ağzına sağlık” diyecekler -kinayeli kelimelerle- ağzıma eder gibi. Ama hep seni kınayacaklar, beni değil. Sana ”bırakmış”, bana ”bırakılmış” diyecekler; gurur duyacağım sevmişliğimle. Sen çok utanacaksın: biliyorum. Ve ben biliyorum, sen unutulacaksın.”
Selim Tuncay
bir akşam üstü geldin aklıma,
cepte sigara kalmamış, kendimi yakasım var.
tutum bir şeyler yazayım dedim sana,
kalem tükenmiş, kağıtta kendiliğinden oluşmuş bir baş ağrısı.
yapacak bir şey yoktu.
Belki alışmış gibi görünüyorum oradan.
Ama göründüğü gibi olmuyor bazı şeyler.
Hele konu sen iken…
Sana yazdığım bir paragrafta,
sessiz harflerin bile çığlık attığını duyabilirsin mesela.. Dudaklarına alkol değmemiş tertemiz cümlelerin birer birer devrildiğini görebilir,
24 Ağustos 2017 7403 9
Bir şeyler yazardım bazen… Kalemimin yettiği kadar… Ve kalemimin yetmediği yeri, kelamın bittiği yer sanırdım çoğu zaman. Ama yazamadıklarım zihnimde cirit attıkça daha iyi anlıyorum: İnsan, en çok da susarken konuşurmuş.
Bir şeyler yazabilmek için ne gerekir? Bir kalem, birkaç kâğıt, bir tutam yürek, bir büyük yetmişlik ve belki biraz da gözyaşı… Sizce bunlar yeterli midir? Sanmıyorum: Bir şeyler eksik gibi…
Çok iyi hatırlıyorum: Kâğıtsız kalemsiz, kendi yüreğime siktir çekip, gram içmeden ve gözyaşı dökmeden yazdıklarımı. Ve benden okuduğunuz ne varsa bir parçasıdır sustuklarımın. Dedim ya; sustuğunda çok başka konuşur insan.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!