Selim Savaş Karakaş: Hakkında ziyaretçi ...

Selim Savaş Karakaş
36

ŞİİR


2

TAKİPÇİ

  • Selim Savaş
    Selim Savaş 13.06.2021 - 12:57

    Türk edebiyatında postmodern şiir
    Belirsizliğe, tanımsızlığa, biçimsizliğe yaslanan postmodernizm, tartışmalar içerisinde varlığını koruyarak etki alanını günden güne artırmaktadır. Bugün postmodernizmin ötesine geçildiği ve kültür çalışmalarında yeni teorilerin gündeme geldiği dillendirilse de postmodernizmin tam olarak anlamlandırılamaması, araştırmacıları yeni fikirler ortaya koymaları noktasında cesaretlendirmektedir. Bir sanat ve edebiyat akımı olarak 1960 larda Amerika ve Fransa da ilk olarak görülmeye başlayan postmodernizm, II. Dünya Savaş ı sonrası aydınlanmacı aklın iflas etmesi sonucu geliştirilen eleştiriler üzerinde vücut bulur. Modernitenin her şeyi akla göre yorumlayarak insan ve insan ile alakalı her türlü faaliyeti mekanik bir yapı olarak değerlendirmesine postmodernistler şüpheyle yaklaşarak düzen, biçim, bütünlük, birlik gibi unsurları göz ardı ederler. Özellikle sanat ve edebiyatta söz konusu unsurlar yerine düzensizlik, biçimsizlik, parçalılık, eklektizm, ayrılık ve karmaşa gibi unsurları ön plana çıkararak modern sanat söyleminin dışına çıkarlar. Modern söylemde sanatçının dâhi olduğu ve sanat eserinin biricikliği kabul görürken postmodern söylemde sanatçının ölümü ve eklektik bir biçimde eserin meydana getirilmesi dillendirilir. Denilebilir ki eklektizm bütün postmodern sanatın temel özelliğidir. Yeni bir değer üretmekten ziyade var olan malzemelerden yeni yapılar meydana getirmeye çalışan postmodernistler farklı teknikler kullanırlar. Fredric Jameson, postmodernistlerin pastiş (öykünme) yöntemi ile eserlerini ortaya koyduklarını belirtir. Ona göre bireysel öznenin kaybolması ve kişisel üslubun varlığını yitirmesinden sonra pastiş evrensel bir uygulamaya dönüşür (2011: 55). Terry Eagleton pastiş ile birlikte postmodernistlerin parodiye (yansılama) de sıkça başvurduklarını söyler. Ona göre sanatın artık dünyayı taklit etme görevi ortadan kalktığından sanatçı, temsil etmenin parodisini yapar . Yeni bir değer üretmekten ziyade var olan değerleri farklı teknikliklerle bir araya getirir.

    Gerçekle hayalin iç içe girdiği kişiden kişiye değişen görüş algısı yaratmak postmodern şairlerin yegane gayesidir. Her okuyucu farklı duyular ve duygular dünyasına girmelidir. Görünen her şeyin aslında kişiden kişiye değişen şekil ve şemaları şiir için de geçerli olmalıdır. Daha net bir şekilde düzensizlik, biçimsizlik, süreksizlik, belirsizlik, çok seslilik ve çok kültürlülük gibi kavramlarla açıklanır. Postmodern edebiyatın postmodern söylem gibi modern Batı düşüncesine karşı duyulan güvensizliğin bir sonucu olarak genellikle II. Dünya Savaş ı sonrası dönemde Avrupa ve Amerika da yeşermeye başladığı, 1960 lardan sonra ise dünyaya yayıldığı düşünülür.

    Postmodern edebiyat hakkında uzun yıllardır birçok şey dile getirilmiş, Amerika ve Avrupa da olduğu gibi Türkiye’de de postmodern edebiyat ile ilgili yüzlerce çalışma yapılmıştır. Fakat Türkiye de postmodern edebiyat çalışmalarının büyük çoğunluğunun öykü ve roman gibi kurmaca eserlere yönelik olduğu gözden kaçmaz. Buna karşın Amerika ve Avrupa da postmodern edebiyat çalışmalarının ilk önce şiirde başladığı daha sonra roman ve öykü gibi kurmaca metinlere yöneldiği görülür. Batıda postmodern şiir antolojilerinin uzun yıllardan beri hazırlandığı, postmodern şiir denilen bir fenomenin çalışma nesnesi olarak ele alındığı bilinir. Türkiye de bazı makaleler ve eleştiri yazıları dışında şiir ve postmodernizm ilişkisine değinen çalışmanın olmaması büyük bir eksikliktir. Bütün sanat dallarının postmodernizmden etkilendiği bir ortamda şiirin de belli açılardan postmodernizmden etkilenmesi kaçınılmazdır.

    Dış dünyaya nasıl sorusuyla yaklaşmak yerine ne sorusuyla yaklaşır. Postmodern şiirin kökeni ile ilgili bir görüş de edebiyatta deneysel girişimlerin artması hakkındadır. Şairin özerkliğini savunan modernistler metne değişik müdahalelerde bulunarak geleneksel değerlerden ve biçimlerden sıyrılmaya gayret ederler. Postmodernistler, daha ileri giderek şair ile birlikte metnin de özerkleşmesi gerektiğini öne sürerler. Bu noktada, edebiyatı bütünüyle deneyselliğin emrine veren Oulipo hareketi postmodern şiir ile ilişkilendirilir. Geleneğin tekdüzeliğine karşı postmodern şairlerin diledikleri gibi denemelerde bulundukları ve estetik kalıpları kendilerine göre dönüştürdükleri doğrudur. Bu özellikler göz önünde tutulursa Frank O Hara yı postmodern şiirin öncülerinden kabul etmek yanlış olmaz. Nitekim M. Nuri Parmaksız, postmodern bakışın ilk defa Frank O Hara nın şiirinde görüldüğünü ileri sürer. Türk Edebiyatında ise Selim Savaş Karakaş postmodern şiirin temsilcisi diyebiliriz.

    Frank O’HARA şiir örneği:

    bundan on yıl sonra

    frank’i düşününce

    belki

    gözümden ansızın

    bir damla yaş yuvarlanacak

    çölün engin göğünde beliriveren

    gümüş bir uçak gibi

    oysa albuquerque’de

    alvarado otel’in taze çimenleri

    bugün karşımda duran avlu kadar

    parlak yeşildi

    tıpkı seni hiç tanımamış olan papazın

    üç hafta önce, rubert burns ve seninle ilgili saçmalıklarını

    o yavan sesiyle sıraladığı yer gibi

    onun sesini boğmak için düşüncelerime haykırdığım

    yer gibi

    "aah, frank o’hara aşırı yaşamaktan yere yığıldı."

    hadi, sevgili çocuğum, kalk artık... seni seviyoruz.

    Türk Edebiyatında ise şiir denemesi nadiren görülür. Genelde öykü ve romanda kendisini gösteren postmodern akım Selim Savaş Karakaş’ın “Aşkın Gizemi” isimli romanında ve farklı dergilerde yayımlanan şiirlerinde görülmektedir.

    Selim Savaş Karakaş postmodern şiir örneği:

    Farandole

    Tozun içinde töz, tözün içine toz vardır ?!?
    Hangi bulutların göklerinde efrâsiyâb
    Çorak teslimiyetlerin hangi kavşağında çemâne
    “ben” olabilmen için tanrısamalısın kendini
    ayva tüyü,,, ben(!)
    İtiyorum onu kendi sınırlarımdan
    Kainatın bilinmezliklerine atılan bir üfürük gibi
    Füüüüüü…, füüüü
    Hazır olduğunda dön!!!
    Kırmızı başlıklı erkek
    Farandole harmonisi kaotik keklerin
    Bir çek-yat huzuru yuvasız sokak şiirlerine küfür
    üfür…üfffff...üfffff… küfür(?!)
    İnanırım gözlerine
    aşkın eytişimi çok naif
    ölümden bile yaşlı
    silme(!)
    bu postmodern bir şiir kendince iç, oku!
    dördüncü duvarı da yıktım (?) !
    imgesiz tiyatro yazarım ya da öykü (zzz)
    Serendib-cidde
    Vuslatın gölgesine yağmur getiren sıcaklar bıraktım.
    Yalnızım… çooooook!!!
    Selim Savaş Karakaş

    Bük

    Bulutlarını aldırdım büklerimin
    Pembesine zift karıncaları yürüttüm
    Sarmaşık tülleri ve saka dikenleri
    Turfanda tufan baharlarının firavun mozaiklerini
    Süpürdüm yüreğimle canımın önünü
    Örselenmesi mümkün olmayan bük hikayesiyim
    Düşsel (!) ?

    hadi, düş sel,,,,,,,,,,,,,. yağmur kanadı tak
    düş – me! ? düş – mü !
    nereden geldiğini
    nereye gideceğini cezvelere sor,,,,,,

    remoraları kurutmayan kurur mu ateşte !
    teslimiyet ibrahimin nikbin çeşmesi
    karındaşı olmasa da siper pelerin
    daha ne söylesem? ………örümcek ?!!!!
    uç Jumbo,,,üç,,,beş,,,,100 havuzda,,,,1ooo yat
    yalı çapkını
    ALLAH ALLAH (!)
    Kokuyor nefesi açlığın!!!!!!!
    Neden şairler hep arada kalır?!!!!!!
    Herkesin tanrısı farklı………

    Söz bu kadar………………….
    yeter mi
    Dön büklerine
    Bükülmesin masumiyetin körpesi
    Yarım elma ve solucan bataklık düşkünü
    Selim Savaş Karakaş

    PatLAmaaa!!!,,,

    Ağaçların kızıldereli soluğundan istasyon düşler
    Zamanın küpelerine şafaklanan intihar tüfekleri
    Kurgunun içinde patates büyüt hadi
    Patikası olmayan kır çiçekleri ateş yığını
    Ellerin ne çok gök!!!?

    Celseye soba atabilirsin cübbe timsah derisi
    Allahsız yarınlar,,,
    dilinden Allah’ı düşürmeyenlerin eseri
    (keep it hidden in your heart)
    sağır gözleri tanrının!!!?
    Yürür yollar,,,evler konuşur
    Narkoz şımartır kokuyu
    Dürüyor uykumu yatağım
    kör teni,,,eti,,,eli,,,yeli tanrının
    JP
    Tanrının kulakları kör!
    Hibe ettim sırtıma yaslanan kafı
    Yeraltı soluklarımın bağladım çenesini
    Zamanın küpelerinde asılı kalan yağmur
    ve gerçeklerin şakaklarına dayanan intihar tüfekleri
    patlama!!!... patlama,,,
    bir ceset üşüyor omuzlarımda
    diriltebilirmi mesih
    yedi dev ihbar et krala…

    Selim Savaş Karakaş

    Geleneğin tekdüzeliğine karşı postmodern şairler diledikleri gibi denemelerde bulunurlar ve estetik kalıpları kendilerine göre dönüştürürler.
    Belirsizliğe, tanımsızlığa, biçimsizliğe yaslanan postmodernizm, tartışmalar içerisinde varlığını koruyarak etki alanını günden güne artırmaktadır. Bugün postmodernizmin ötesine geçildiği ve kültür çalışmalarında yeni teorilerin gündeme geldiği dillendirilse de postmodernizmin tam olarak anlamlandırılamaması, sanatçıları yeni fikirler ortaya koymaları noktasında cesaretlendirmektedir.
    Türk Edebiyatında postmodern şiirin en önemli temsilcilerinden olan Selim Savaş Karakaş; belirsizliği, çok sesliliği şiirlerinde ustaca yerleştirmiştir:

    “…
    Göz kırpan göbek deliğine gül yaprakları
    İtina ile çiseleyen buğday tarlası yağsın!

    Kaplumbağa kurgu peşinde uçsa da
    Her el mermi sürgünü dudak peşinde
    Bekleme! Dün eşek arısıydı D Blok
    Yarın saçlarını gazel bestesi tokatlar!

    Şartsız sevişir kin ayakucuna basarak yükselir
    Işığa bavul süzülür boyu posu izdivaç eskisi
    Cezirsiz fermuarı dumanımın
    bitkin açma kapama sıcaklığına inat
    Zıkkım kesesinden bir kuş seda tuşlanır...
    İstersen uzatalım geceyi
    Sen başından tut ben sonundan...”

    Görünen her şeyin aslında kişiden kişiye değişen şekil ve şemaları şiir için de geçerlidir. Daha net bir şekilde postmodernizm; düzensizlik, biçimsizlik, süreksizlik, belirsizlik, çok seslilik ve çok kültürlülük gibi kavramlarla açıklanır. İşte tüm bu özelliklerin desenini Selim Savaş Karakaş’ın şiirlerinde görmek mümkündür. İşte size şairin şiirlerinden seçtiğim birkaç dize:

    “…
    Saçlarını dağın eteklerine serip
    Rüzgarla dans eden dilber
    Hasretin bütün mucizelerini muhafaza eden mevsim
    Ruhumun haritasındaki gizemli şehir: Petra

    Ve tılsımını kaybetmeyen kıta, aşk
    Ağlayan ve gülen huysuz bir çocuk
    Sen! Gönlümün ırmak ırmak döküldüğü okyanus…”

    “…
    Nakış nakış örülen yangınlar düşer avuçlarıma
    Buz çiçekleri taşır bulutlar
    İndirsem gökyüzünü pamuk aklığında cılız sokaklarına
    Uyanır mı acaba benden önce ağlayan koca şehir?”

    “…
    Bakmadan tutabilirim bakışlarını.
    Tebessümün bahanesi geceyi korkutan karanlık
    Kalbidir zirvelerin uçurumlar
    Uzansan meçhule konuşur yıldızlar
    Hiç susmayacakmış gibi bağırır
    ellerin.

  • Mehmet Kaan
    Mehmet Kaan 10.02.2019 - 00:51

    “Postmodern şiirin Türk Edebiyatında en güçlü ismi hiç şüphesiz Selim Savaş Karakaş’tır.”

    Kaplan Kozanoğlu

    “21.yüzyılda postmodern şiir denilince akla ilk gelen isim Selim Savaş Karakaş’tır. Eklektik düşünceyi tüm şiirlerinde görebilirsiniz.”

    İlhan Kemal Kaplan