Memleketi ŞIRNAK
Anlatılanlardan hep uzaksın sen.
Sen bir çiçeksin şuurunu kaybetmiş ve coğrafyasından edilmiş.
Ölü bir biçimde esir alınan sözlerin var bir türlü manâsı olmayan.
Bir de fiziksel güzellikten uzak gülüşlerin var haşarı-terli bir atın heybesinde saklı, kim bilir nereye doğru koşuyor hangi dağlara hangi diyara.
Sen yeşilliğini saklayan esmer bir coğrafyasın.
Kudretli bir varlığın içinde hiçliğe özenen bir nesnesin sen.
Akşamla beraber yalnızlıkta çöküyor memleketimin soğuk yokuşlarına.
Vuruyor yüzüme geceninin solukluğu
yalnızlık alıyor kucağına beni,
atıyor elimden güzel umutları,
Atıyor seni benden
Gam düşüyor içime
Uykudan açılmış bir çift göz ve bir pencere kenarı.
Karşı tepelerde koyun sürüleri.
Boydan boya süslenmiş
Ve her yerine bahar sürmüş bir coğrafya.
Toprağı saran bir parça güneş.
Ve Nuh nebiden kalan bir kuş sürüsü.
Bir yalnızlığın dibinde çömelmişim, kokuşmuş odaların zifiri karanlığında.
Ne yana dönsem rutubetli bir duvar ve rengini saklamış kara çiçekler görüyorum.
Sesler duyuyorum belirsiz bir nesneden,
Çığlıklarıyla ürküten kadınlar görüyorum .
İçimde gömülmüşlerin çığlıklarını büyütüyorum,
kanatlarından hüzün saçan kuşlar görüyorum,
Bir sokak ortası.
Sert ve soğuk taşlar.
Taşların üstünde yüzükoyun düşmüş, vurulmuş bir çocuk.
Göz kapakları sallanan bir salıncak işlevi görürcesine gidip gelmekte.
Elleri, elleri gitmek istediği yöne uzanmış.
Keskin kan kokusu, ve kurumuş çöpler içinde.
İlk önce o duydu içimdeki sessizliğin melodisini.
Ve içimdeki eksikliğin haykırışını ilk o gördü.
Bir çiçek koklarım, onun kokusunu alırım.
Bir müzik dinlerim, o gelir hatrıma.
Ve ağaçları kesilmiş bir orman gibi dururum ondan uzakken.
Yaslanırım onun duvarına ,
durağın buğulu soluğunda
Ve yarım kalmış bir konuşmanın içinden geçen minibüsle geçirdim seni sabah uykularımda.
Hiçliği yakaladı tenim
tenini ararken
Ve daha tanımazken kendini.
Kal...
Bir meleğin kanatlarından ayrılışıdır gitmen,
Diline yasak vurulmuş Bir dengbejin hüznüdür.
Alışılmış tüm acılardan, umutsuzluklardan daha acı daha umutsuzdur gidişin.
Gitme, Kal.
Kal işte.
Bir rüzgar ki eser ,
Üşütür çatlamış ellerimi.
Vurur yüzüme yalnızlığı.
okşanmış saçının kokusunu getirir bana.
Bir rüzgar ki eser alır beni benden, sana götürür.
Bir rüzgar eser, alır derdimi-tasamı atar karanlığın uçsuz bucaksız köşelerine.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!