yıllar önce kaybedilmiş masum genç
öyle yalın öyle sevgiyle bakardı ki
insanın sevgiye inanası gelirdi
oysa ne sevgi vardı
nede o masum genç
ben gelin olmadım ki
ne cok isterdim ipekten bir gelinlik giymeyi
oysa nede güzel dururdu
kömür karası saçlarımda bembeyaz kır çiçekleri
oysa elini öpüp de
uçup gitti kızım diyecek bir bababda yoktu zaten
Yürek umudu bırakmasa
Umut bir gün kapıyı çalacaktır
Belki bir çocuğun sıcak gülüşünde
Belki yedi veren çiçek açmış bir yürekte
Bekle elbet gelecektir umut kapına...
öyle güzel bakıyordun ki
maviye boyanıyordu dünyam
giriyordum o mavi dünyaya
yumuyordun gözllerini ben içinde kalıyordum
sen oluyordum ben
gözlerimin karası sen
ihanet
kor ateşte yalın ayak yürümektir
sevgisizlik
kar altında buz tutmaktır çıplak bedenin
yalnızlık
koca okyanusda boğulup dibe vurmaktır
benim hayatım oyun alanı değil
bırakalım çocuklar oynasın oyunları
kirlerimizi bırakmayalım çocuklara
sevgi bırakalım
mutlulukla karıştırıp avuçlarına
ben büyüdüm
sevgi sandım
mutluluk sandım
yürüdüm peşin sıra
hayatın dikenli ince yoluna
sen hayatın rengine kandın
ben ise seni kafamın içinde yarattım
Koydum cesetimi kırık bir sandala
Üzerimde beyaz ipekten bir elbise
Akıp gitti söğüt ağaçlarının arasından
Yıkadı söğüt ağacının yaprakları
Hüzünlü,soluk,güzel yüzümü...
Bir kuş kondu yüzüme
o hasta yüreğin mi seni benden alan
yüreğini açıp canımdan can koysam içine
söyle ne yapayım...
bana öyle sessiz bakma
susma konuş
hastayım de
artık herşeyi farkederek yaşamak istiyorum
ama hep bir yanım eksik kalacak
ve biliyorum ki
benim eksik yanım sensin...
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!