Âl-i Selçuk, ulu ecdâdımızın pâk nesebi,
Âl-i Osmâna tekaddüm eden îmân nesli.
Dukak’ın bin seneden gördüğü altın rû’yâ
Tuğrul’un gönlüne düşmüş o cihangîr hûlyâ,
Şimdi îlân ediyor yepyeni Türk devletini,
Ordu halinde dolaşmakta olan milletini.
Sarayın rûhunu aksettiren engin nevbet,
Her bahar fâtih ufuklarda doğan bin savlet,
Yepyeni bir sayfe açarken beşerin tâ’liine,
Yeniden yön veriyor bin senenin târihine.
O devir şevkle yaşanmış ideal devriydi,
O gazâ rüzgârının cenk ve cidâl devriydi.
Şeyhe hürmette kusûr etmeyen en şanlı emîr,
İkiyüzbin çadırın halkını sevmiş bir bir.
Evliyâ kalbidir onlardaki, şefkâtle dolu,
Kavminin sevgisi, rikkât ve muhabbetle dolu.
Buydu sultanları fâtih yapan engin îmân.
“Yalnız Allâh, odur ancak ebedî tek sultân! ”
“Kılıcın Türk’ün elindeyken eğilmez dînin,”
“Karlı dağlar gibi baş eğmeyi bilmez dînin.”
“Onu yükselt ki bugün sancağıdır İslâmın,”
“Onu terketme ki son bayrağıdır İslâmın.”
Koru kıblende yaşarken güzel isminle bizi,
Horasan’dan beri gaazî ve şehîd ceddimizi.
Kayıt Tarihi : 19.12.2012 15:56:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!