Adını sen koydum
Gördüğüm her Hilal kaşın
Her Ela gözün
Her yıldız bakışın
Her arşın arşın kaçışın
Adını sen koydum
Ey meyrabın serin yeli
Kanlı gölün arsız çiçeği
Ey kaderi ayrı kıtada yazılı
Memleket gibi ayrı düştüğüm sevdiğim
Ruhum soluk almaz bilirim
Yirmibir yıldır bir çift Ela gözün pençesindeyim
Bir gelsen geceye
Güneş gibi
Toprağa cemre gibi
Düşsen gönlüme
Sessiz sedasız
Yağmurunla ıslatsan
Var git huzur benden öte
Hüzün açar bizim bahçelerde
Kasveti yağmur damlasında taşır umutlarımız
Ve bakır renklidir o erişilmez sevdamız
Sen uzaklardan özlenen
Yıllardır düşlerimde gizlenen
Cümle cümle hece hece zihnimde söylenen
Sözcüklere dökülmeyen
Yüreğimde gizli gizli nefes alan
Maden renkli mahlası konmamış
Tatlı bir bahar sabahı
Dutlar olgunlaşmış
Gül suyu sarkık pencere dipleri
İğde kokan dik dar sokaklar
Yağmurla ıslanmış Arnavut kaldırımlar
Ve ben yürüyorum ardın sıra
Ela gözlerine ömür verdiğim
Rüyalarda görmek için bir ömür dua ettiğim
Her memleket dönüşü kokusunu içeme çektiğim
Varlığın ne kadar sinmiş gönül dünyama
24. Yıl oldu hala sönmedi güneşim
Alem içinde bir fer idi gülüşün
Beklemek seni rüyada
Yıllardır beklemek
Bıkmadan ondört yaşın gibi
Saf temiz
Bir çift gözünde süslenmek
Ondört yaşım gibi
Neydi koparan seni benden
Sen kokan o şehirden
Neydi seni atan kıtalar ötesine
Olmayı hayal edemediğinin gölgesine
Neydi farklı iklimlerde aradığın
Ruhunu sevdasına saldığın
Bir sonbahar sabahı rüttenin zirvesinden
Bıraksam ruhumu keklik kanadında
Sürdesürün en serin tarafına
Haber var mı diye sorsam göçmen kuşlarına
Ela gözlü sevgiliden
Toprak mı kokuyor yağmur mu yağdı
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!