Selçuk Arslan Şiirleri - Şair Selçuk Arslan

Gecenin gamlı vaktinde durmuş zaman
Uyku dinlemez, kapanmak bilmez gözlerim.
Bir melal ki keskin, ve yorgun yüreğimin içinde
Soğuk, ve yapayanlız kalmışım bir odanın içinde.

Ya rab bu nasıl bir lahzadır.

Şu göç eden turnalarla bir yol al sevgilim.
Acılar ülkesine uğra onlarla
Bir göçebeden aldığı en güzel bahar kokusunu
En güzel sarı saçlı kıza hediye et
Aldığı çiçeği esmer kara kaşlı çocuğun başına
Umut diyerek tak kendinle. .

Sen geceyi aşan ayın ışıklı hali
Sen karanlığın içinde sesiz sükutlu yari
Gözlerin, içimde sonsuzluktan bir derya
Gözlerin içimde, senden oluşan dünya

BERFE
İşte geldim berfe.
Kapına sığınıyorum kimsesiz bir şekilde.
Yorgun ve titriyor ayaklarım.
Gökyüzünden yere çakılan bir kuş gibi, sesizce.
Kapına geldim berfe.

O hülyalı bakışların kaybolduğu vakit,
tüm renklerimin simsiyah olduğunu anla
Saçlarındaki her bir kar tanesinin
İçimde nice muştulu dağları yaktığını anla.

Nicedir uçmuyor kızıl gerdanlı dalgıç.

Sen de bir gün ölürsün bu kanlı sokaklarda.
Gözlerinden devşirilir bir kalemin titrek sözleri
Kalp yazılı kelimelerden vurulursun en onulmaz anında.
Gökyüzünden düşer bir bir umut dolu bakışlar.
Çağın gerisinde kalmış harfler dikilir bastığın adımda

Hercaili bir bakışın düşer de gönlüme
Nerenin esintisidir bilinmez sevgilim.

İncelirde sesin kulaklarımın içine
En hoşnut bir ritimle yazılmışsın sevgilim

Zamanın dökülen kumlarını hatırla.
Hani seksenlerden kalma bir mahalemiz vardı.
Yürekleri dağ kadar büyük insanlarımız,
Küçücük odalarda yaşardı.
Pencere önlerindeki bekleyen kızlar,
Türkü söyleyen oğlanlara kaçardı.

Ah bu içimde sonu gelmek bilmeyen kalabalıklar
Yusufi bir kuyunun içinde hapsedecek beni yanlızlıklar
Telaşlı başını alıp uzaklara giden bu insanlar
Bilinmez hangi koşturmanın içinde neyin telaşındalar

Dışımda kalabalıklar kalabalıklar ve kalabalıklar.

Lina.
Sen mi geldin lina.
Biraz yaklaşta göreyim o ay yüzünü.
Hatrıma geldikçe gözlerime dolan ay yüzünü.
Yaklaş bana minik kız.
Gözlerime indi artık bu hasret perdeleri.