Yazın en mahrem gecesiydi
Aşk Tanrıçası Afrodit Sokağı'nda
Arkamda geceliğini giyinmiş Kaz Dağları
Karşımda yakamoz vurmuş deniz
Ortada zeytin ağaçları ve ben
Sonra karnı tok sokak köpekleri
Karanlık bir kaosta belirdi
Küçük, sarı bir ışık huzmesi
Savaştıkça karanlığa karşı
Çoğaldı, çoğaldı kırmızılaştı
Aşk oldu dillerde, yüreklerde kırmızı
Biliyor musun Epigram
Arkadaştık ya seninle
Ne olduysa bir an
Çıkardım içimden duygularımı
Yanaştım yanına
Uyuyordun
Dünyanın en güzel ülkesinde
Bir zeytin ağaçları tarlasında
Bir zeytin ağacı altında
Havada sallanan bir çift bacak gördü
Bir anlam veremedi önce
Sonra diplerine kadar yanaştı
Onun saçları...
Onun koyu kumral saçları
Düşün gerçekle buluşması
Picasso'nun eşsiz fırçası
Ve onun saçları düz kumral
Nasıl unuturum ben
Kim unutturabilir bana
Ay simanı ve seni
Şu iki şey belki :
Bahar yağmurlarında ıslanmak
Bir dağ eteğinde mesela
Zeus Tapınagi'ndan körfeze bakmak...
Dağlar yürüyor denizlere
Öylesine istekli, öylesine güçlü
İzledikçe bu yürüyüşü ben
Sisler dağılıyor ve sen giriyorsun aklıma
'Bir bakışı ömre bedel.' derler ya
Sıkıldım da böylesi havalardan
Mevsimleri topladım, beşe böldüm
Beşincisi kayıp gitti ellerimden
Göğe baktım, gök dört parça
Ha, ha, ha...
Tam da hayatın ortasındayken
Bir rüzgar düştü kuzeyden
Sarstı içimdeki 'ben'i
Bir yaşam sevinci gözlerimde
Ben bu kuzey rüzgarını
Senin en güzel aşk yerin
Eylül bakışlı gözlerin
Ne zaman gözlerine dönse gözlerim
Geceyi demleyen ay gibi
Demler beni gözlerin
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!