Selam Götür Koca Reis, Muhsin Başkan!

Nebi Ünler
1703

ŞİİR


24

TAKİPÇİ

Selam Götür Koca Reis, Muhsin Başkan!

SELAM GÖTÜR KOCA REİS, MUHSİN BAŞKAN!
(Turan... Kızıl Elma... Nizamı Alem Yolcularına...)

Kurşun yemediysek
Veya
Bir bıçağın ucunda…
Yada patlayan bir bombanın
Parçalarında…
Düşmediysek vatan bildiğimiz yağız toprağa
Şanslıydık…

Söylenmediyse adımız
Sorgucuların sorgularında
Adımız düşmediyse dilinin ucundan
Bülbüle çevrilmiş,
Mukaddes Anadolu’nun yiğit ve masum
Kurbanlarının
Kadir gecesinde doğmuş
Olmalıydık…

Bu vatan sizden fedakârlık bekliyor
“Kanınız aksa da, zafer İslam’ın”
“Bin ölür, bin dirilirsiniz”
“Ülkücü ipeğe sarılı kılıçtır”
Denilerek bir yanda biz,
Yada Devrimci sloganlarla
Karşımızda devrimci kardeşlerimiz
Yumruk
Yetmedi, bıçak
Yetmedi makine
Yetmedi bomba
Öldürdük, Öldürüldük,
Sam emminin tosuncukları marifetiyle
Birbirimize düşürüldük…
Kalanlarımız işkencehaneye çevrilen coğrafya da
İnsanlığımıza, şahsiyetimize ideallerimize küstürüldük
Sonra yeniden salındık sokaklara
Kıt kanaat
Doymalıydık…

Neden? Diye soramadık
Bulamadık beyinlerimizde çöreklenmiş
Engerek düğümlerinin cevabını
Sonra hızlandırıldı hayatımız
“Benim memurum işini bilir”
Ne devrim kaldı ne Turan
Nazım Hikmet Büyük Şairmiş
Şiirini dinledik Başbuğ’dan
Küba da göbek tokuşturdu ağabeylerimiz
Otuz bin kurbanın katili yaşasın
Özel adasında göbeğini kaşısın diye
Anlaşıverdi usulca
Başbuğ’un çömezi ile Karaoğlan…
İMF nin Fedaisi Derviş önünde
Farksızdık munis koyunlardan
Yakalanmadıkça semirmeden küçük işlerle
Bu ülkeyi
Soymalıydık.

Sokaklar sakin,
“Her koyun kendi bacağından asılır”
“Bana değmeyen yılan bin yaşasın”
Uyuşturulduk
Uyutulduk
Ruhsuzduk…
Başımıza çuval geçirenler
Ortadoğu’yu kangrene çevirenler
Uyandıramadı bizi
Bin yıllık kardeşlerimizle ayırmaya kalktılar
Üstümüzde duruyor halâ pislikleri
Ampul dediler karartıyor ufkumuzu
Ergenekon diyorlar
Kırıyorlar umudumuzu
Ah Deniz Gezmiş ahhh! ,
Ah Çatlı Reis Ahhh
Okumayan, düşünmeyenn
Diskolarda tepindikçe tepinen bir gençlik
Mankurtlaştırıldık
Çok uzağız, Türklüğümüzden, Atamızın ilkelerinden
Haberimiz yok! Haberimiz yok! haberimiz yok!
Büyüklüğümüzden
Tarihimizden, mazimizden
Soyundurulduk

Keş dağında buz
Döngel’den dönemedi Muhsin Başkan
“Başkanımı size, sizleri Allaha Emanet ediyorum”
Son sözlerindi duyduğumuz Heeeeeyyy Koca Reis hey!
İsmail Güneş’i ısıtamıyor artık güneş
“Hiçbir Helikopter Havada kalmaz”
Diyen Kaptan maalesef haklı çıktı…
Çatlıya selam götür
Atsıza Selam götür
Darağacında gidenlere, bu vatan için ölenlere,
Başbuğ’a, Karaoğlan’a selam götür
Selam götür Çatlı'lara,
Bozkurtlara selam götür
Kürşad’a selam götür Koca Reis
Sorarlarsa davamızı büyüyor de!
Atsız ata'ya selam götür...
Alperenler büyüyecek de!
Anadolunun anaları sancılı...
Türk titreyip, Türklüğe dönecek de!
Adanasız, Yılgın Yağmur’un imanıdır bu!
Yakında çoooook yakında
Anadolu da bir ana
Vatan seni bekliyor diyecektir oğluna
Biz Mustafa Kemal’in askerleri
Kıracağız yeniden emperyalizmin
Kanlı çarklarının dişlerini bir bir
Nizamı-Alem için
İçimizdeki ve dışımızdaki kötüden ve kötülerden
Bir gün mutlaka
Türk gibi, Türk gibi, Türk gibi
Hesap
Soracağız…

Sorarlarsa;
'Miracın Fatihi ve ülküdaşları
Mayamız bozulmadı, kanımız aynı kan
Bu vatan, bu bayrak, bu milletin
Kanıyla büyütülecek koskoca bir çınar, Turan! ! !
Canıyla ödeyecek, olsa da
Müslüman Türk olmanın bedelini
Alperenler, Bozkurtlar, Devrimci yoldaşlar
Hatta Fatih'in türk olduğunu hatırlayan mücahitler
ÇANAKKALE GEÇİLMEZ'mişi yaşayacak
Tek dişi kalmış canavar BATI
Özlemiş olmalı kanımızı DUMLUPINAR
DELİNMEDEN YER, ÇÖKMEDEN GÖK
Albayrağım inmeyecek! ..., Ezan dinmeyecek! ..
Hey Koca Reis Selam götür son peygamberime
Oğuzhan'ın torunları
Şu cihana yeniden nizam verecek.
Bugün, yarın,
Bir imam başucunda haykıracak;
Muhsin Yazıcıoğlu için el-fatiha...
Selam götür Koca Reis
Adanasız Yılgın Yağmur'da bitmeyecek umut
Biz Turan... Kızıl Elma... Nizamı Alem Yolcuları
Ahmet Yesevi'nin dervişleri elbet bir gün,
Elbet birgün orada
Kavuşacağız.

Adanasız, 28.03.09 - 05.17 Yılgın Yağmur
....................................
..................

Nebi Ünler
Kayıt Tarihi : 28.3.2009 05:25:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Hikayesi:


YAZICIOĞLU ANLATIYORBüyük Birlik Partisi Genel Başkanı Yazıcıoğlu 'En adi işkencelere maruz bırakıldık. İlk günler yemek ve su da vermiyorlardı. Daha sonra bir parça kuru ekmek bir de ağzımızı ıslatacak kadar su verildi' derken o günleri yeniden yaşıyordu Mamak Cezaevi'nde 7.5 yıl yatan Muhsin Yazıcıoğlu: 20 gün gözlerimizi bantladılar Vücudumuza cereyan verdiler 12 EYLÜL 1980 ihtilalinin üzerinden tam 26 yıl geçti. Postal seslerinin tankların palet seslerine karıştığı o gün Türkiye tarihinin dönüm noktalarından biri oldu. Ordunun idareye el koyduğu 12 Eylül darbesiyle siyasi partiler dernekler ve vakıfların kapılarına kilit vuruldu. Çok sayıda insan tutuklandı ve ağır cezalara çarptırıldı. 12 Eylül müdahalesinin ardından tutuklanarak idam talebiyle yargılanan isimlerden biri de bugünün Büyük Birlik Partisi (BBP) Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu'ydu... 'MHP ve Ülkücü Kuruluşlar Davası' nedeniyle tutuklanan Yazıcıoğlu Mamak Cezaevi'nde ağır işkencelere uğradı. Beş buçuk yılı hücrede olmak üzere tam 7.5 yıl Mamak Cezaevi'nde kaldı. 'İdam' talebiyle yargılanan Yazıcıoğlu iddialar ispatlanamayınca serbest bırakıldı. Yazıcıoğlu yakalandığı günü cezaevinde yaşadıklarını ve darbenin üzerinden bunca yıl geçtikten sonra hissettiklerini Tercüman'a anlattı... Önce anlattı sonra yaşadı Darbenin olduğu gün Sivas'taymış Yazıcıoğlu. Ankara'ya gelmeden önce ailesinin yanına gitmiş ve olacakları da sanki gördüğü bir filmi anlatır gibi anlatmış. Tek söylemediği Mamak Cezaevi'nde karşılaşacağı işkenceler olmuş. O günleri şöyle anlatıyor: 'İhtilalin yapıldığı 12 Eylül 1980 sabahına karşı ben Sivas'ta bir bürokrat arkadaşımızın evinde misafirdim. Gece bir tanıdığımız telefonla uyandırdı ve 'Radyolar marş çalıyor' dedi. İhtilal olduğunu anlamıştık. Sokağa çıkma yasağı vardı ama ben gerekli tedbirleri alarak Sivas'a 45 dakika mesafedeki Şarkışla'nın Elmalı Köyü'ne gittim. Annem ve babama ihtilal olduğunu ama merak etmemelerini söyledim. 'Radyodan benimle ilgili 'Teslim ol' çağrısı yapılacak bir gün de yakalandığım söylenecek. Savcılar idam talebiyle cezalandırılmamı isteyecekler. Tabii bunun mahkeme safahatı var; o zaman zaten beraat edeceğim. Bunlar söylense de beni merak etmeyin' diyerek onlara teselli verdim.' Bu konuşmaların ardından Yazıcıoğlu'nun istikameti gerginliğin başkenti Ankara olmuş. Yaşanan gelişmelerden dolayı ihtilalin sürpriz olmadığını söyleyen Yazıcıoğlu yakalandığı günü de şöyle anlatıyor: 'Aralık ayının sonlarıydı. Rahmetli Türkeş o dönemde çok haber gönderdi bana; 'Mutlaka yurt dışına çıksın' diye; ama ben ayrılmadım. Sayın Türkeş'in dışarı çıkmamı istemesinin nedeni çok ağır işkencelere ve kötü muameleye maruz kalmamamdı. Ben dışarı çıkmam halinde içerideki birçok arkadaşımın mağdur olacağını son kişi kalana kadar bunun uygun olmayacağını söyledim. 'Kapıyı kırarak içeri girdiler' Nİhayet Kızılay'da kaldığım bir büroda gözaltına alındım. Dubleks bir apartman dairesiydi. İki kapısı vardı. Gözaltına almak için kapının zilini çaldıklarında ben 'Hazırlanıyorum' diye seslendim. İki kapıyı birden omuzlayarak patlattılar ve içeri girdiler. Gözaltına alır almaz önce bir tekme atıp hakaret ettiler sonra da gözümü bağlayıp meçhul bir yere götürdüler.' Görevlilerin üslubundan bir nizamiyeden geçtiklerini anlamış Yazıcıoğlu. Götürüldüğü yer Mamak Cezaevi'nin C Bloğu'ydu. Burası suç işleyen askeri personelin disiplin merkeziydi. 'Orası düzenlenerek ülkücülere işkence merkezine dönüştürüldü' diyen Yazıcıoğlu ilk günler yaşadıklarını anlatmaya devam ediyor: 'İşkence merkezine dönüştürülen yerde arkadaşlarımızla gözlerimiz bağlı olarak 20 gün kadar kaldım. İhtilalden sonra sağcıları Mamak C-5 Blok'ta solcuları Emniyet'te sorguladılar. Sağcılara solcu polis solculara sağcı polis görevlendirmek suretiyle bu insanların yaşadıkları acılar derinleştirildi. C-5'teki sorgulama sırasında gözlerimiz bağlıydı. Çırılçıplak soyundurularak dilimizden dişimizden tenasül uzvumuzdan ayak ve el parmaklarımızdan cereyan veriliyordu. Omuzlarımıza bağlanmış kalaslarla yukarıya çekip boşluktayken sorgulama yapıyorlardı. En adi işkencelere maruz bırakıldık. İlk günler yemek ve su da vermiyorlardı. Daha sonra bir parça kuru ekmek bir de ağzımızı ıslatacak kadar su verildi. Ardından da normal karavana yemeğe dönüldü. Yemek sırasında sağına soluna dönmemek sadece tabağına ve kaşığına bakmak kaydıyla gözlerimiz yarım açılıyordu. Yemeklerden sonra da hemen kapatılıyordu.' Tırnağımı kaybettim BBP Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu arkadaşımız Şenol Gezer'e 'Bir dönemin haksız uygulamalarına maruz kaldım ve kaldık. Anlattıklarım bir kişiden ziyade Ülkesine ve milletine bedel ödemiş bir gençliğin duygusudur. İşkence aaagahlarında maddi ve manevi kayıplar verdim. Maddi tarafı işkence izini halen taşıyor olmamdır. Sopalı işkencede sağ ayağımın ikinci parmağı zarar gördü. Kırılan tırnağım bir daha çıkmadı. Çorabımı her çıkardığımda o günler aklıma geliyor. Manevi tarafta ise terbiyesi ve hayası hiçe sayılmış hakaretlerle ezilmiş bir Muhsin Yazıcıoğlu var. 12 Eylül ihtilali sonrası sorgulamaların ardından cezaevinde kalan Yazıcıoğlu karıştır-barıştır diye tabir edilen solcularla sağcıların bir arada tutulduğu koğuşlarda büyük sıkıntı yaşadıklarını söyledi 'Kafes'te ezildik 12 EYLÜL 1980 ihtilaline kadar Türkiye'nin hemen her yerinden çatışma haberleri geliyordu. Ancak müdahaleyle birlikte silahlar birden susmuş herkes gelişmeleri öğrenmek için gününü radyo başında geçirir olmuştu. O dönem tutuklamalar birbirini izledi. Mamak Cezaevi ise tutuklananların toplandığı merkez durumundaydı. BBP Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu da bu cezaevinde beş buçuk yılı hücrede olmak üzere tam 7.5 yıl kaldı. İdam talebiyle yargılanan Yazıcıoğlu ilk günlerde sorgulama sırasında uğradığı işkencelerin ardından bu kez de 'karıştır-barıştır' adı altında sağcılar ile solcuların aynı ortama konulduğu yerde sıkıntılarla karşılaşmıştı. Yazıcıoğlu orada yaşadıklarını da şöyle anlatıyor: 'Karıştır-barıştır'lı zulüm kampı 'Mamak Cezaevi'nde işkencelerin en ağırını yaşamıştık. Daha sonra bizi Mamak A Blok'a geçirdiler. Etrafı demir parmaklıklarla çevrili 'Kafes' denilen yere alındık. Orada da hem maddi hem manevi işkence yapıldı. Karıştır-barıştır adı altında tam bir zulüm kampı inşa edildi.' Kafes denilen bölümde talim-terbiye adı altında çeşitli faaliyetler yürütüldüğünü belirten Yazıcıoğlu 'Tutuklular uygun adım yürütülüp marşlar söyletiliyordu. Bu sırada hakaretler edilip kişilikler ezilerek insanlar silikleştirilmek isteniyordu. Marşlar okutulurken coplar kullanmak suretiyle bazı değerlerle aramıza mesafe koymamıza çabaladılar. İdealist kendi iradesiyle ülkesine hizmet eden çocukların kişilikleri ezildi' diye anlatıyor o günleri... 'İdamımız isteniyordu' Sivas'ta anne ve babasına söyledikleri birer birer başına geliyordu Yazıcıoğlu'nun. Nihayet idamı da talep edilmişti. Önce 'insanları kin ve husumete sevk etmek ve totaliter rejim kurmak' iddiasıyla açılmış dava. Yazıcıoğlu sonraki süreci de şöyle anlatıyor: 'Bir delile rastlanamadı. Ellerindeki bilgiler böyle bir suçlamayı yapmalarına imkan vermiyordu. Bunun üzerine 'Devlet düzenini din esasına dayandırmak' iddiasıyla dava açtılar. O konuda da doğru dürüst bir delil bulamadılar. Artık tutuklu kalmamızın daha fazla mağduriyete sebep olacağı anlaşıldı. 7.5 yıl Mamak Cezaevi'nde kaldıktan sonra serbest kaldım. Davamız da 17 yıl sürüncemede bırakıldı. Hiçbir ceza almadım.' Hakkı KURBAN Tercüman Gazetesi SELAM GÖTÜR BÜYÜK REİS Kurşun yemediysek Veya Bir bıçağın ucunda… Yada patlayan bir bombanın Parçalarında… Düşmediysek vatan bildiğimiz yağız toprağa Şanslıydık… ...................... Biz Mustafa Kemal’in askerleri Kıracağız yeniden emperyalizmin Kanlı çarklarının dişlerini bir bir Nizamı-Alem için İçimizdeki ve dışımızdaki kötüden ve kötülerden Bir gün mutlaka Türk gibi, Türk gibi, Türk gibi Hesap Soracağız… Adanasız, 28.03.09 - 05.17 Y.Yağmur

Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • Meltem Ege
    Meltem Ege

    Biz Turan... Kızıl Elma... Nizamı Alem Yolcuları
    Ahmet Yesevi'nin dervişleri elbet bir gün,
    Elbet birgün orada
    Kavuşacağız.

    Cevap Yaz
  • Osman Genç
    Osman Genç

    Nebi bey .........O yolun yolcularının hepsine selam olsun...Şimdi onlar sevdikleriyle beraberler........Dualarımız onlarla....hepsinin mekanı cennet olsun ...Sizinde o koca yüreğinize selam olsun.....saygıyla

    Cevap Yaz

TÜM YORUMLAR (2)