Parmak parmak..
el pençe
ama divan yukarda! yıldızlar.
Beşik,
digitürk
ve Memedali
Parmaklar şelaleyi açmak istiyor,
tıpkısından şeffaf!
Ne var arkada?
Duvarları parmaklar tırmıklıyor.
Kırılan tırnakların
şekilden yoksun uğultusunda çevreye;
kan
ve isteri
ter ve,
hepsi ortaya çıkan
ana nedeninden ötürü
bukalemunlaşmamışlığın.
Parmaklar uygun delikleri bulacak
geçit vermeyen duvardan.
Bir şekil olduğunda,
avuç da duvarla temasa geçecek
yapışacak soğuğa.
Püfür püfür nalbant işçiliği;
yakıcı güneş,
çöl.
Kimse var mı?
Boz bronz:
'İki tarafından katkılı
Kah öyle kah böyle'...
Yeknesak tanımlara sığmayan
açılacak sandık,
anıların hezeyanlık durumu için
bir istikbal teşvik etmemeli
ama belki de bir kere daha baltaları gömebileceğimiz
bir mekan olarak,
kucak açmalısın
-hem de bazen defalarca falan filan-
içinden doğan
ama güne ışıyan güneşe.
Tül geçişkenliğinde bir serinlik
ruhu mu arkası dolu su çağlamasının....
Hadi canım, kendimizden mi ispatlı? şaşıran da
(buna)
kim:
ya şimdi ya hiç adamı silüeti geçiyor
ardına dek şelalenin.
Henüz ilk adım
ne zaman anlaşılabilir veya
istenir anlaşılması
belki de her zaman için...
Kayıt Tarihi : 27.5.2007 11:17:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Akın Akça](https://www.antoloji.com/i/siir/2007/05/27/selaleyi-aralayan-sabah-dogaclamasi.jpg)
Başarılar dilerim
TÜM YORUMLAR (3)