Haykırışlarım tanrıya değil sanaysa
Umut yolunda yarınlarım da varsın.
Dilimdeki dua seninle bitiyorsa
Bil ki senin varlığınla anlam kazandı sevgi.
Mahallenin sahte kabadayısı
Çekmiş üstüne siyah takımları
Binmiş hurda morcivert arabasına
Açmış bir de arabeksin sesini
Altmışbeşlik anayı, yatalak babayı,
karnı burnunda gebe karısını,
8 mart 1857 yılında ABD yaklaşık 400 kadar çalışan kadının iş hayatında uğradıkları haksızlık ve zulümden dolayı başlattıkları ayaklanma sonrası kadının iş verene ve erkeğe karşı aldığı tutum karşısında tapular teker teker yıkılıp kadın hak ettiği değeri ve saygıyı elde etmeye başlamıştır geçte olsa.
M.K.Atatürk Cumhuriyeti ilan etmesi ve medeni kanunlar yasasından sonra Türk kadını bir nevi rahatlamıştır.Buna mutabık kılık kıyafet düzenlemesinden sonra kadınımız kara çarşaflardan çıkıp özgür giyime kavuşmuştur ne var ki halen günümüzde özgür giyinen kadın pek hoş gözle görülmemektedir.Atatürk,ün ilke ve inkılaplarından sonra kadınımız çalışma hayatında erkeği aratmayacak kadar beceri ve yeteneğe sahip olduğunu ıspatlamış bulunmaktadır.
Ülkemizde kadınımıza yapılan haksızlık ve bencilce davranışlar kadınımıza olmayan öz güven sonrası kadınımız içinden çıkılması güç bir duruma düşmekte çıkarsızlık ve yoksun kaldığı saygı ve sevgiyi anlayışı dışarıda aramaktadır.Ülkemizin kısmen dogu ve Karadeniz bölgelerinde kadınımız şiddete hakarete kısıtlamaya daha cocuk yaşta maruz kalmaktadır. Bunun sonucunda baskı ve şiddet altında yetişen kızımız evlilik sonrası eşinin uygulamış oldugu fili ve sözlü şiddete maruz kalmakla beraber ev hapisi yaşamaktadır bu böylemi olmalı neden kadın hak ettiği degeri görememekle beraber ugradıgı haksızlık karşısında sesini cıkartamamaktadır.tabiki bunun tek bir sebebi bulunmaktadır ilk öğretim sonrası kız cocugunun okul hayatına son verilmesidir.Batı bölgelerimizde ve gelişmiş illerimizde kültür seviyesi yüksek tahsilli devletin bir cok mercisinde görev alan iş hayatında kendini kanıtlamış kadınımız aynı şiddete maruz kalmaktadır.Peki neden susmakta boyun bükmekte bilmezlermiki ne kadar susarsan o kadar sürüp gider bu haksızlık.Bilirler elbette ne var ki cevrelerine rezil olma korkusu sebebi ile ses cıkarmaktan korkarlar maruz kaldıkları şiddet sonrası şiddetin eserlerini makyaj sayesinde kapatmaktadırlar.
Yaşanmıyorki onsuz sanki benliğimi kaplamış
Anlamsız şarkılar bozuk pilak mısalı dilimde
Hep söler dururum aynı nakarat aynı hece
Caresizlik sarıyor bedenımi ruhumu düşündükce
Aglamaklı kalıyor gözlerim bir gece yarısı
Yine efkarlıyım bu gece
Demleniyorum dertlerle yavaş yavaş
Saldım bütün derleri kederleri
Birtek seni düşünüyorum
Bir tebbessümüne bir gülüşüne
Öyle zor ki,
Düşüncelerimi söyleyememek
Öyel zor ki,
Uyumadan hep seni düşünmek.
Esaretine mahkum olduğumuz,
yokluğunda bunalıma girdiğimiz,
bağımlı olup kopamadığımız,
can sıkıntısından içtiğimiz,
morel bozukluğunda sığındığımız,
zararlı olduğunu bilerek aldığımız,
Sensiz geçen her dakikada
Artık gözlerim değil kalbim ağlıyorsa,
Zaman inadına inadına geçmek bilmiyorsa,
Özlemin yakıp kavuruyorsa,
Bu aşık nasıl uyur can.
Hani olurda bir gün karanlık çökerse,
Ruhumu teslim alırsa melekler,
Böcekler ve ciyanlar sararsa bedenimi,
Ölüm kokusu sararsa gebzeyi,
Bil ki birane gönlüm dayanamadı yokluğuna.
Belki bulursun cansız bedenimi,
Gitme ne olur gitme yalvarırım
Yolunda kul kapında köpek olayım
Ne istersen iste yeterki gitme
Yalvarırım sevdiğim gitme
Gitme sonum olursun bitip tükenirim
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!