Ürperti veriyordu; önüne ne gelirse,
Meçhule akıyordu; insan, seli bir görse!
Titreyip geri durur; duyarsın bağrışını,
Artık bitti sanırsın; izlersin ağışını! ..
Çevriliyor bulutlar, simsiyah ekşi yüzü,
Şimşekler yazılırken, hemen ağlar gökyüzü! ..
İnim inim inliyor; farkı yok ki depremden;
Nasibini alıyor; herkes bu müthiş selden! ..
Başladı ne şiddetli, iniyor gökten tufan!
Çepeçevre sarılı, kaçmak mümkün mü sudan? ..
Ya Rabbi dönüş sana, âfet verme kuluna,
Zaten tufandayım ben, dayanamam tufana! ..
Bakarsın ki bir anda, yüzüyor bütün evler,
Yerleri tırmalayıp, ağaçları sürükler,
Çocukların ağıdı, çok yakar yürekleri,
Yıkılmış bir yuva ki, yoktur yavrunun yeri! ..
Büyür de büyür seller, ummana doğru akar,
Bazen sen de seldesin; her yerden sarıp yakar...
Bak, kurtulabilirsen; girme suyuna selin,
Ani gelen depremin, devamlı esen yelin,
Karanlık gecelerin, dokunan kirli elin! ..
(22.05.1998-Adana)
Şimdi kesiliverir ümidiyle bekledik;
Zonguldak, Bartın, Devrek; için için inledik!
Oyuyordu son hızla evlerin temelini;
Süpürüp aldı gitti; onların her şeyini! ..
Varı yoğu kaybolmuş, belli nemli gözlerinden,
Hiç yoktur hiç sitemin; sığınırsın gönülden;
Rabbine el açarsın; sıkıntılı olsan da
Beterinden saklasın; hep dilinin ucunda! ..
Teselli vermek düşer, cefayı çekenlere,
Kanatlanıp bir uçsam, can verirdim sizlere;
Ağlama kardeşim gel, birazcık bakar mısın;
Üşütme ceketi al, gözünü açar mısın?
Yurdun her bir köşesi, sana ağladı Bartın!
Kitabelere yazsam, koysam adını Bartın!
Bilyorum ne yapsam, dinmez senin feryadın,
Biter elbet bu acı, hiç olmasın ağıdın! ..
Devrilip yıkıldı hep, kalbim yerinden çıktı!
Eskiyi getir bana, ne mümkün elden çıktı!
İleriye bak bir de, nasıl geriye kaçsın!
Artık gülsün gözlerin, yurdunda güller açsın! ..
(23.05.1998-Adana)
Bunda Samsun ve Sinop, ağlar kükreyen selde,
Alır da gider böyle, yine ne varsa elde,
Söyle çaresiz sabi, kaçsın nereye kaçsın!
Biri gelsin buradan, ümide bir yol açsın!
Yine aynı duyuldu, bir kadının feryadı,
Şuradan kurtuluşa, kim merdiven dayadı?
Birden vurup gelirse, o müzmin baş ağrısı,
Duyuldu mu bilemem, düşen gencin çağrısı!
(08.07.2012 22.00-Adana)
Su içinde yandı can, boğuldu Gökçeada…
Dün ilkbahar sevinci, can evinin yongası;
Yıkıldı gitti çoktan, varı yoğu burada!
Bakıp geçer bugünün, geç görmüş budalası!
Unutma günden güne, zordur yaşam kavgası,
Hele bir de olursa, bağrını yakan yası,
Yoktur, anladım artık, sevdiği papatyası,
Bunda erken verildi, ölenlerin salası!
(05.05.2014 09.00 – Adana)
Arif TatarKayıt Tarihi : 30.12.2008 21:26:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Zonguldak, Bartın ve Devrek! .. Âfetler, aniden gelir... Bu şiiri yazdığım andaki ruh hâlimi iyi hatırlamıyorum... Yalnız çok büyük bir felaket olduğunu hayal meyal gözlerime getirebiliyorum... Sel, deprem ve yangın felaketleri her zaman gelmez; aniden gelir; yer bitirir! .. O zaman, aileler, her şeylerini suya verdiler... Kimsesiz, sessiz, öksüz kaldılar! .. Tek başına kalan bir kadının, o ümitsiz bakışlarını hiç unutamıyorum? ! Bu şiirimi, o bakışlar; o bakınışlar için yazdım! .. Sel gelir... Üryan kalır yerler! .. O yaşlı gözler? ! Hatırlamak hatırlanmak ne güzel! Ah, unutmak; unutulmak ne kötü! .. Hep derler ya zaman erguvan örtü... Eline değerse sımsıcak bir el! .. Bugün yine Gökçeada... Sevinçli yarınların umuduyla! ! ! (05.05.2014)
![Arif Tatar](https://www.antoloji.com/i/siir/2008/12/30/sel-21.jpg)
Doğal olmayansa bilimsel olandan uzaklaşma mantığında inatla direnmek. Yapıları kurarken de her şey olup biterken de gerekli dersleri almamak, neden ve sonuçları üzerinde at gözlüğü takmışcasına bir tavır içinde olmak.
Düşünüyorum da Allah, depremin yaşam biçimleri haline gelmiş Japonlar' ı daha mı çok sevip koruyor?
Güzel bir çalışmaydı Sn Tatar. Kutluyorum.
Saygımla...
TÜM YORUMLAR (38)