Kıştı,
Evin arkası bir yokuşa bakıyordu,
Sen kahvaltı sonrası,
İşe gidiyordun.
Seni son kez pencereden izliyordum,
82'nin Ocak ayıydı,
Soğuktu,
İçim ayazdı,
Ocak yalnız soğuğu getirmemişti gelirken,
Çetin bir ayrılığı da beraberinde getirmişti.
Ne hüzün alacaklıydı benden artık,
Ne matem.
Bu şehrin sokaklarında durulmaz artık diyor insan,
Yürünmez,
Evler üstüne yıkılır mı merak etmiyor değil bazen?
Bir Ocak ayı daha ne kadar soğuk olabilir?
Bir insanın ömrünü nasıl ayaza keser?
Bir bekleyiş ne kadar uzun sürer?
En tatlı anlar nasıl boğazına dizilir?
Bilirim.
Yine aynı pencereden sen gittikten sonra da baktım bir kaç yıl daha,
Hatta ilk kışı hatırlıyorum,
Karda yokuştan kayan çocuklar çok eğleniyordu,
Burunları ve kulakları soğuktan pembeleşmişti,
Hiçbirini tanımıyordum,
Bir süre sokakta oynamamıştım çünkü
küçüktüm tek başıma inip karda oynamak için belkide,
Geçmiş gün işte.
Hep o pencereden izlerdim dışarıyı,
Çok bekledim o pencerede.
Neyi, niçin beklediğimi bilmeden.
Ocak ayı bu kadar mı soğuk olurdu ki?
Bir kalp ağrısı olup kalır
Göğsünün orta yerinde.
Mine Yılmaz Sevinç
06.Aralık.2022
21:05
Kayıt Tarihi : 24.5.2025 02:04:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!