Yanardı vücudumuz çalışırken ocaklarda
Ağzımız burnumuz boğazımıza kadar Dolardı kömür tozuyla
Ayağın başına bir hortum atmışlar
Yere düşmez dolaşır elden ele
Gideririz hararetimizi bir nebze
Şimdiki madenciler cennette
Herşey ayaklarına gelir makinelerle
Ayak yeri açarsın direğin olmaz
Direğin olur kaman olmaz misali
Lamba dersen en az gelir on kilo
Takımlarınımı taşırsın yanında
Çalışırken nereye bırakırsın ocaklarda
Şimdiki lambalar barette aydınlatır ocağı Gündüz gibi
Süner gider ışığı en az yirmibeş metre
Vardiya dediğinse,ne zaman verilen iş biterse
Nerede sekiz saatte gün yüzü görüşün
Uyuyamadan bazı zamanlar gidersin yeniden işine
Sonra baktım hortumun geldiği yere
Kanala atmışlar hortumun ucunu
Git gel tulumba çalışır habire
Yanında fare ölüsü yatar boydan boya
Midem kalkar hala hatırladıkça
Neden zehirlenmedik şaşarım hala
Yarım saat sonra o sudan su ictim yine
Gaz lambası ile de çalıştık madende
Gruzuda neymiş kimin neyine
Zaten anlardın ışığından yanıp sönünce
Başımızın ağrıdığını hissedince birde
Geçen gün sentireyip düştüm yolda
Zar zor ulaştım sağlık ocağına
Acile git amca dedi hekim,kendi imkanlarınla
Nasıl giderim seksen dört yıllık bu ayaklarla
Yüzonikiyi çağırıp gönderebilirdi aslında
Herkes bir yol tutturmuş gidiyor dünyada
Muharrem Akman
23.05.2026 İçerenköy/İstanbul
Bir madenci büyüğümüzün anlattıklarından aklımda kalanları yazmaya çalıştım saygılar
Muharrem AkmanKayıt Tarihi : 23.5.2016 16:19:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

TÜM YORUMLAR (1)