NEDEN
BENDEN BU KADAR UZAKSIN NEDNE ARAMIZDAKİ ENGEL NE
oysa belki ben seni görmedim belki hic dokunmadım
hani o eski bizim dönemimiz var ya siyah önlüklü annesinin sacını belki yaptığı güneş yanığı o jkücük kızken bir arada değildik aynı havayı solumadık ama aynı dönemi yaşadık
kurşun kokan tebeşir tozan o sınıflardan gectik tahataya p yaparken kırdığın tebeşirler var aklımda şimdi o eller caps lock tuşuna basıyor
ozaman masum bakan gözler var aklımda oda yüreğimi dağlıyor..
devir değişti o tarihlerde kadınlarla erkekler aynı anda yaşlandığı icin kimse bu kadar havalı değildi
erkekler boya yapmadığı icin yaşıtı kadınlardan daha yaşlı kaldı aslında yayada kaldı bu şekilcilik dünyasında
ben kac kadın tanıdım boyu icin evlendiği erkekten hemen boşanmaya calışan
bazı şeyleri anlasada kadınlar gec oluyor
ondan sonra cocuk icin yaşamak başlıyor
ne yazarlar ne bilim adamları yalnız öldü
NE SIRIKLARDA AYŞE KADIN FASULYE İLE BÜYÜDÜ
ah bu kadınları kim cözmüşte ben cözecem
gerceği parmağımla gözüne soksamda kabul etmezler ki
ama kaybeden hep kendileri olacak
yak sen beni tanıyormusun yok gördünmü
ben hayatı tanıyorum sende kimsin
görmekte cözüm olsa kimse boşanmaz
hic kimseyi kendi yaşadıklarından elde ettiğin değerlerle yargılama
yanılgıya düşersin
daha dün gözü capaklı kızdın bunu asla unutma
eskiler güzeldi ne oldu böyle
hatırları ilkokul daki nostaljik sevgilimin yanından yamalı pantonla gecmekten asla hicap duymazdım
şimdi ne oldu sizede bu hale geldiniz
PEKİ ŞİMDİ ÇOKMU MUTLUSUNUZ? ? ?
Kayıt Tarihi : 13.11.2009 10:39:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Sen ise üç beş gün dışında hiçbir şekilde karanlık görmemiş bir aydınlıksın
Yüzümdeki bu sert ifade,bu dik bakış,canım ülkemin sokak arası savaşlarından miras bana
Ve yüreğim,kaybettiklerimin ardından,tepeden tırnağa siyah bir matem havasında
Seni kavrayacak bileklerim kelepçelerden nasibini almış,yüzünü okşayamayacak kadar mahkum
Ben ölüm denen kaypak pusunun korkusunu,çocukluğumun en güzel düşleriyle aynı mezara gömdüm
Her savaştan bir yara taşıyan bu naçiz vücudum,gün gelir iki üç metre küp toprağa gebe olur
Sevgi sözcüklerinden uzak,karakol tutanaklarım ve tutanaklarla yürüdüğüm adliye koridorları
Seni uyutmayı bir türlü hayal edemediğim dizlerim,paslanmış bir yatak gibi sert ve soğuk
Ve benim etrafımda ölümle burun buruna yaşayan,dev fırtınalarla sınanmış insanlar var
Ben kaçtıkça,sen yüzündeki güneşin parıltısıyla geliyorsun üzerime,karanlığımı hiçe sayarak
Köşe başlarında öpüşemem ben,aşıklar tepesinden izleyip,şehrin kahpeliklerine kayıtsız kalamam
Dün gece kaldığım otele geldin,odamdaki karanlığa inat girdin içeri,gece 19 Mayıs a adım atmıştı
Gözlerin kömür karası gibi kara ve cesur,yüreğinin aydınlığıyla aydınlandı odam,karanlığa inat geldin
Korkularım uzun zaman sonra ilk kez tavan yapmıştı,sonra korkularımı özlemişliğim geldi aklıma
TÜM YORUMLAR (3)