16.09.2008
Sıcak yazlar,
Ayaz mı ayaz kışlar
Muhteşem bir ilkbahar
Ve tabi ki her yerde olduğu gibi
Hüzünlü bir sonbahar yaşanırdı
Kıraç toprakların kıyısına ilişmiş
Sırtını Toros dağlarına vermiş
Bereketli bir ovadır Ereğli ovası
Rahmet yağarsa bakliyat ambarı
Yağmazsa hiç gülmez halkı
Komşusu Karapınar çöl
Aralarında kuş cenneti Akgöl
Koşar adım göle kavuşmaya çalışan İvriz çayı
Yolu üzerindeki şehri yemyeşil yapardı
En ünlü meyvesi
Halk diliyle alması
Birde beyaz kirazı
Aslında meyve cenneti
Yedi kat metrosu olmadığı halde
Seksenden önce küçük Moskova derlerdi
Sanırım çilek celladı anadişine
Ve köstebeklere görev vermişlerdi
Seksenden sonra Hititlerin tarım alanına
Baraj kurdular
Önce şehrin içindeki dereler betonla doldu
Sonra şehrin yeşili son kez sonbahar oldu
Ben Ereğli, Adana yol çatında
Sabredemeden otuz km daha
Bir köy otobüsünün koltukları arasında
Gelmişim dünyaya
Adımı sefer koymak istemişler
Babaannem karşı çıkmış
Dedemin adını koymak zorunda kalmışlar
Daha küçüktüm belki de gençtim
Dedemin tarlasına
Pancar ekme sırası gelmiş o sene
Ailecek bizde gittik yardım etmeye
Pancar topraktan kolay sökülsün diye
Tarlayı sulamışlar birkaç gün önce
Çatalı batırıyorsun pancarın yamacına
Kolayca çıkıyor toprağın dışına
Erkekler söküyor
Kadınlar kesiyor
Yapraklar verilecek koyunlara
Toprak ıslak
Ayaklar çamur içinde
Gelmişiz yardım etmeye
Bırakamazsın ayıp olur dedeme
Nihayet mola verildi
Közde demlenmiş tavşankanı çay içilecek
Yorgunluğumuz bir bardak çayla bitecek
Bana da çay verdiler şekeri yoktu
Şeker istedim, şeker yoktu
Karaborsaya düşmüş şeker
Bulsan alamıyorsun
Alabilecek gücün olsa bulamıyorsun
Şeker olsun diye pancar söküyoruz
Çayımıza bir parça şeker bulamıyoruz
Akademi yıllarındayım
Biterse mimar olacağım
Ereğli’nin Bulgurluk köyünden
Elektrik mühendisliğinde öğrenci
Kadim dostum Davut’la
Penceresi olmayan bir çatı katında
Birlikte kalıyorum
Paramız yok denilecek kadar az
Memleketten geliyor bir kısım erzak
O sene tesadüf bu ya
Davut’un dedesi pancar ekmiş
Devlete sattığı pancarın karşılığı olarak ta
Devlet dedesine birkaç çuval şeker vermiş
Oda bir çuvalını bize göndermiş
Bir bardak çaya dört kaşık şeker atıyoruz
Okulda içtiğimiz çaya
Kesme şeker attığımızdan dolayı
Dört kaşık şekerin fazla olduğunun farkına varamıyoruz
Senenin ortaları bir çuval şeker bitti
Koşarak indim aşağıya
Bir kilo toz şeker alıp çıktım yukarıya
Eski alışkanlık bir bardak çaya dört kaşık şeker attık
Çay, çay değildi şerbetti mübarek
İşte böyle kazıklıyor
Melas yedirerek
Çiftçisini bu devlet
Güldük, güldük, güldük
Ağlamamak için kahkahayla güldük
Bahattin Çakılkaya
Bahattin Çakılkaya
Kayıt Tarihi : 5.10.2021 15:48:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Bahattin Çakılkaya](https://www.antoloji.com/i/siir/2021/10/05/seker-44.jpg)
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!