Şehzade Bayezid'in Mektubu
Ey seraser âleme Sultan Süleyman'ım baba,
Tende Canım, Canımın içinde cananım baba,
Bayezîd'ine kıyar mısın benim canım baba
Bigünahım, Hak bilür, devletlü sultanım baba.
Enbiya ser-defteri yani ki Âdem hakkıçün,
Hem dahi Musî ile îsî-i Meryem hakkıçün,
Kainatın server-i ol Ruh-i âzam hakkıçün,
Bigünahım, Hak bilür, devletlü sultanım baba.
Sanki Mecnun'um, bana dağlar başı oldu durak,
Ayrılıp bilcümle mal ü mülkten düştüm ırak,
Dökerim göz yaşını vâhasretâ, dâd-el-firak,
Bigünahım, Hak bilür, devletlü sultanım baba.
Kim sana arzeyleye hâlim,eya şah-ı kerim,
Anadan, kardeşlerimden ayrılıp kaldım yetim,
Yok benim bir zerre isyanım sana,Hak'tır alîm,
Bigünahım, Hak bilür, devletlü sultanım baba.
Bir nice ma'sumum olduğun şeha bilmez misin?
Anların kanına girmekten hazer kılmaz mısın,
Yoksa ben kulunla Hak dergahına varmaz mısın,
Bigünahım, Hak bilür, devletlü sultanım baba.
Hak Taâlâ, kim cihanın şahı etmiştir seni
Öldürüp ben kulunu, güldürme şahım düşmeni
Gözlerim nuru oğullarımdan ayırma beni
Bigünahım, Hak bilür devletlü sultanım baba
Tutalım iki elim baştan başa kanda ola,
Bu meseldir, söylenir kim "kul günah itse n'ola"
Bayezîd'in suçunu bağışla, kıyma bu kula,
Bigünahım, Hak bilür, devletlü sultanım baba.
1 Seraser: Baştan başa.
2 Ser-defter: Kitaba, deftere yazılan ilk isim. Ruh-i âzam: en büyük ruh, Tanrı Ruhu'nun insanda tecellisi.
3 Bilcümle: hep, bütün. Vâhasretâ, dâd-el-firak: "özleyiş ve ayrılık acısından medet."
4 Kerim: bağışı bol, cömert. Eya! : Ey! Alim: bilen. Şehâl: ey padişah! Düşmen: düşman
Kayıt Tarihi : 11.6.2014 15:14:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Şehzade Bayezid](https://www.antoloji.com/i/siir/2014/06/11/sehzade-bayezid-in-mektubu.jpg)
Ben, Osmanlı İmparatorluğu’nun 10’uncu padişahı!..
Ben, 89. İslam Halifesi!..
Ben, Doğunun ve Batı’nın tek sultanı, tek hakimi!..
Ben, Osmanlı mülkünün Allah nezdindeki tek temsilcisi!..
Ben, Kullarımdan adaleti eksik etmeyen, doğruluktan ve hakkaniyetten ayrılmayan sulatanlar sultanı Yavuz Selim’den olma, Ayşe Hafsa Sultan’dan doğma1. Süleyman!..
Ben, Batı’nın Muhteşem Süleyman’ı, Doğunun Kanunî (adaletli) Sultanı Süleyman!..
Her kim ki, kullarıma haksızlık eder, en ağır şekilde karşılığını bulur.!..
Ben ki, 46 yıl tahtta kalarak 16. yüzyıla damgasını vuran, bu yüzyılı şekillendiren, krlalara diz çöktüren, ülkeler fatihi Muhteşem Kanuni Sultan Süleyman!.
*
İşte muhteşem olmak, muhteşemliğinin yanında da adil olmak kolay olmasa gerek.
En yakınlarının; kız kardeşlerinin, erkek evlatlarının ve onlardan olan erkek torunlarının ülkenin ve Osmanlının geleceği adına, birliği – bütünlüğü adına “KATLİNE İCAZET (izin) VERİP” vicdan azabına katlanabilen bir Sultan; vicdan azabının kör kuyularında, gayyalarında yanıp kavrulan, için için illetlerin, zilletlerin karanlığına gömülen, pişmanlıklarıyla, derin acılarıyla boğuşan bir baba…
Sultan olmak mı kolay, baba olmak mı?
*
Çocukları:
Şehzade Mustafa, Mihrimah Sultan, II. Selim, Şehzade Bayezid, Şehzade Mehmet, Şehzade Cihangir, Raziye Sultan, Fatma sultan, Şehzade Abdullah, Şehzade Mahmud, Şehzade Murat, Nuriye Gül Sultan, Şehzade Ahmet. (Wikipedia.org’dan alıntı)
*
Gelelim Şehzade Bayezit!e…
Muhteşem Yüzyıl (Aşk-ı Derûn) dizisinde, gerek konu olarak, gerek işleniş olarak ve özellikle ve öncelikle Halit Ergenç ve diğer rol alan pek çok oyuncunun muhteşem oyun gücüyle birleşince (Meral Okay’ı da asla bir kenara koyamayız, dizinin tutulmasında yüzde yüz payı olan bir senarist –Allah rahmet etsin) gerçekten muhteşem bir sultana yaraşır, muhteşem ve mükemmel bir dizi, bütün Türkiye’yi bir hafta heyecanla bekleterek kendini seyrettirdi.
Gerek Şehzade Mustafa ve gerekse Bayezid, gönül tellerimizi titreten ölümlerin en acılarından oldu.
Gönül isterdi ki, en son sahnelerdeki Beyazıt’ın arkasında boğdurulan evlatlarının o şekilde görüntülenmeseydi.
Maalesef tarihimiz o günün şartlarıyla değil de, günümüzün şartları ve anlayışıyla değerlendirirsek asla doğru kararlara ve olumlu görüşlere sahip olamayız.
Şehzade Bayezid’in şiiri de kendi açısından zamanın şartlarını ve özellikle suçsuzluğunu dile getiren güzel bir şiir.
16. yüzyıl Türkçesinin güzelliğini yansıtan bir şiir.
Bir de bu yönüyle bakılırsa, hem duygu olarak, hem de Türkçe olarak çok güzel bir şiir. Çok doğru ve etkili bir üslup.
Kaldı ki, bütün şehzadeler özel öğretimle Arapça, Farsça öğrenmekteler. Bayezid’in şiirinde Türkçe ön planda.
(Ufacık bir yanılma payı bırakmak isterim. Şiirin aslını görmediğimden ve bilmediğimden bu haliyle yani sadeleştirilmemişse görünen bu.)
Günün Şiiri olarak güzel bir seçim.
Seçici Kurul’u içtenlikle kutluyorum.
Sevgi ve saygı rüzgarları esenliğiniz olsun.
Hikmet Çiftçi
14 Haziran 2014
“GERÇEK DOSTLAR BİRLİĞİ”
Okuyup da etkilenmemek mümkün değil.
Günün şirinin müellifini Rahmetle anarak kutluyorum.
TÜM YORUMLAR (4)