Bakıp imreniyorum akınına
Şehrin üstünden geçen bulutların,
Belki gidiyorlar yakınına
Rüyamızı kuşatan hudutların.
Evler, ağaçlar, sular, ben ve bu an
Sanki bulutlarla bir, akıyoruz;
Beni kör kuyularda merdivensiz bıraktın,
Denizler ortasında bak yelkensiz bıraktın,
Öylesine yıktın ki bütün inançlarımı;
Beni bensiz bıraktın; beni sensiz bıraktın.
Devamını Oku
Denizler ortasında bak yelkensiz bıraktın,
Öylesine yıktın ki bütün inançlarımı;
Beni bensiz bıraktın; beni sensiz bıraktın.
Gönüllerde yaşıyorsunuz, mekânınız Cennet olsun.
Şair,
"Güzele ve yeniye doğru koşan"
"Bu sonrasız gidişin bir yanında"
derken güzel ve yeniden kastı neydi acaba? Güzel ve yeni herkesin inancına göre değişen bir tanım ve tariftir. Güzel zannedilen nice yeniler vardır ki, onlar neticede insanlığın helakine vesile olacak büyük belalardandır ki, bunların moda da ve ahlak anlayışında ve de dini inançlarda pekçok manevi erozyona ve yıkıma sebep olduğu malumdur. Onun içindir ki, bir alimimiz "AKLIN NURU, FÜNUN-U MEDENİYE, VİCDANIN ZİYASI ULUM-U DİNİYEDİR. BU İKİSİNİN İMTİZACIYLA HAKİKAT TECELLİ EDER VE TALEBENİN HİMMETİNİ İKİ KANATLI BİR KUŞ GİBİ PERVAZ ETTİRİR. EĞER BUNLARI BİRBİRİNDEN TEFRİK EDERSENİZ, BİRİNCİSİNDEN HİLE VE ŞÜPHE, İKİNCİSİNDEN DE TAASSUP TEVELLÜD EDER." demiştir. İnsanlığa ve İslamlığa hizmet eden bilcümle yeniliğe evet derken inanç ve ahlak erozyonuna sebep olan tüm yeniliklere karşıyız. Zira bu sahadaki yenilikler, sonrası olmayan bir intihar koşusuna dönüşebilir.
Ben bu şiirden hiç mi hiç tat alamadım maalesef seçici kurulu tebrik ederim.
Günün şiiri 11’li bir hece şiiri. Ancak şiirin 3. dizesinin 10 hece olduğu yani dizede hece eksikliği bulunduğu görülmektedir.
Şiirde maalesef durak da kullanılmamış.
Bazı dizelerde uyaklarda da yetersizlikler söz konusu.
İlk kıtada rüya ile uyanık yaşam arasındaki çizgi olarak hudut sözcüğü kullanılmış. Bu dizedeki ifadenin Freud’un rüyalar konusundaki bilinçdışı kuramı ile örtüştüğü görülmektedir.
Şair kanımca içinde sanatsal bir endişe taşımadan şiiri içinden geldiği gibi kaleme almış.
Bu şiirin daha önce de günün şiiri olarak seçildiği görülmektedir. Türk edebiyatında çok kıymetli başka şairlerimiz olduğu gibi aynı şairin güne gelmemiş başka şiirleri de vardır. Bu nedenle aynı şiirlerin tekrar tekrar güne getirilmesini doğru bulmadığımı ifade etmek isterim.
Saygılarımla.
Sanki bulutlarla bir, akıyoruz;
Doğa insanlardan daha şefkatlidir , ihtiyacı olana uzatır elini ,karşılık beklemeden " diyesim geldi ...
"Güzele _ yeniye doğru koşmak " bizim alışkanlıkların rahatlığında unuttuğumuz bir koşu...
Yağmur olup yağmak ...Sevgiye,iyiliğe, berekete....Hoş Şair'in dediği geldi aklıma :
**Belki yağmura da gerek kalmazdı, insanlar bu kadar kirli olmasaydı"
"Şiir bana bir duygu aktarıyorsa , okuduktan sonra aklımda bir tema kalıyorsa : Şiirdir "derken, naçizane...
Saygıyla, rahmetle anıyorum. Güne düşen şiiri kutluyorum.
Şiir güzel olmuş mu, olacak mı diye bir kaygu , bir endişe taşımadan da yazar kimi zaman şairler..Şairin içinde bir güzellik vardır o demlerde ve nereye baksa o güzelliği , kaleminden ne dökülse güzel gözükür ona..
Çağır karacaoğlan çağır
Taş düştüğü yerde ağır
der gibi girişlerdir bunlar...şairin söyleyişindeki rahatlık ve kendindenlik olarak...
Bu şiirde de öyle bir hava var...şairin içinde durduğu güzelliği, kapıldığı büyülü atmosferi seziyorsunuz..kendini koyvermiş işte...
tasvir de usta işi..Bir yorumcunun cemal süreya dan rivayetle baudlaire e gönderme yaptığı üzere şiirde pastoral bir atmosfer var..Ama zaten kimsenin kalkıp ta bu şiir şaheser dediği yok..
Olmasın bu da böyle içtenliğiyle güzel işte..
rahmetle anıyoruz..
Şehrin Üstünden Geçen Bulutlar
Bakıp imreniyorum akınına
Şehrin üstünden geçen bulutların,
Belki gidiyorlar yakınına
Rüyamızı kuşatan hudutların.
Evler, ağaçlar, sular, ben be bu an
Sanki bulutlarla bir, akıyoruz;
Onların hevesine uyaraktan
Cenup ufuklarına bakıyoruz.
Biz de hafif olsaydık bir rüzgardan,
Yer alsaydık şu bulut kervanında,
Güzle’e ve Yeni’ye doğru koşan
Bu sonrasız gidişin bir yanında;
Dağlara, denizlere, ovalara
Uzansaydık yağarak iplik iplik
Tohumları susamış tarlalara
Bahar, gölge ve yağmur götürseydik.
Bakıp imreniyorum akınına
Şehrin üstünden uçan bulutların.
Gidiyor, gidiyorlar yakınına
Rüyamızı kuşatan hudutların.
Ahmet Muhip Dranas
Günün şiirini okudum ve düşündüm. Şiir nedir, niçin yazılır, nasıl yazılmalıdır, ve en önemlisi: Şair bu şiiri niçin yazmıştır? sorusuna alınan yanıtla anlamı netleşen TEMAyı etkili bir şekilde mısralarda vurgulayabilmiş midir? Bu ve buna benzeyen uzayıp giden soru zincirinin hiç olmasa birkaç halkasını aydınlatabilmek için şiiri; sakin, ön yargısız ve dikkatli bir biçimde bir kez daha okudum.
Ahmet Muhip Dranas'ın: Şehrin Üstünden Geçen Bulutlar başlıklı şiiri...
Şiirin başlığı heyecan verici ve metnini okumaya davet eden güzel bir atanış.
Bakıp imreniyorum akınına..............2+5+4=11
Şehrin üstünden geçen bulutların, 2+3+2+4=11
Şiir daha ilk beyitinde fire vermeye başlıyor. Bozuk durak yapısıyla heba edilen şiir;
Belki gidiyorlar yakınına.........2+4+4=10
Rüyamızı kuşatan hudutların....3+3+4=11
Eyvahlar olsun! Hece sayısından da nasibini alamıyor. Ne kaldı geride?
Etkili bir ifade gücü, keskin bir betimleme, yerinde ve vurucu biçimde kullanılan imge gücü... Bakalım:
Evler, ağaçlar, sular, ben be bu an
Sanki bulutlarla bir, akıyoruz;
Şiirin sözcük yapısı da darbe almış!
Evler, ağaçlar, sular, ben be bu an...mısrasındaki ''be'' , ''ve'' olmalıydı diye düşünüyorum.
Onların hevesine uyaraktan
Cenup ufuklarına bakıyoruz.
Beyitteki ilk mısranın yapısı, sonundaki ''uyaraktan'' sözcüğünün sertleşmeye uğrayan ünsüz ekiyle şiirde pek şık durmadığını düşünüyorum.
Biz de hafif olsaydık bir rüzgardan,
Yer alsaydık şu bulut kervanında,
İstem vurgulu nispeten güzel bir beyit olmuş.
Güzle’e ve Yeni’ye doğru koşan
Bu sonrasız gidişin bir yanında;
Dağlara, denizlere, ovalara
Uzansaydık yağarak iplik iplik
Tohumları susamış tarlalara
Bahar, gölge ve yağmur götürseydik.
Son darbe de şiirin beyit yapısına iniyor. Mısralar arası perçinlenişin beyit yapısına kavuşması hayal olup sekteye uğrayınca, şiirin nehir akıcılığı da, nesrin gölet durgunluğuna mahkum oluyor.
Uzansaydık yağarak iplik iplik... mısrası sadece ''yağarak'' sözcüğünün yer değişimi ile:
Uzansaydık iplik iplik, yağarak... şeklinde olsaydı alttaki mısrayla:
Uzansaydık iplik iplik, yağarak
Tohumları susamış tarlalara;......Şeklinde daha anlamlı olurdu diye düşünmekteyim.
Bakıp imreniyorum akınına
Şehrin üstünden uçan bulutların.
Gidiyor, gidiyorlar yakınına
Rüyamızı kuşatan hudutların.
Düş kırıklığındaki TUNÇ heykelin;
...AKIN-ına
...yAKIN-ına
gözlerindeki İKİ damla yaş:
...bul-UT-ların
...hud-UT-ların
Sonuç olarak: Güçsüz uyakları, durak nasipsizliği, hece sayısı noksanlığı, kelime hatası, ... usta şairinin kaleminin hakkını verememiş bir şiirdi.
Şiirin bütün yükü:
Rüyamızı kuşatan hudutların.
Mısrasına asılmış. Mısra imge gücü, ifade keskinliği, vurucuğu ve akılda yer edinebilirliği ile güzeldir, ancak tek başına şiirin bu dağınık yükünü taşımaya mahkum bırakılmamalıydı.
Not: Yazdıklarım sevgili şairin hoşuna gider miydi, gitmez miydi bilemiyorum. Emeğimi gönülden helal ettim.
Şairin bundan çok daha güzel şiirleri var. Seçici kurulun sayın üyelerini tebrik edip, başarı dileklerimi ileterek; Antolojiyi, şair, yazar ve üyelerini sevgi ve saygılarımla selamlarım.
Sevgilerim ve saygılarım sevgili şair ve yazarın sayfasına hatıradır:)
Dün karanlıklar ülkesiydi şiir; bu gün aydınlanmaya meyyal..
Bir şiir bu kadar içten bu kadar duyarlı bu kadar istekli ancak böyle yazılır.Çok tatlı bir dil ve çok akıcı bir anlatım. Bence şiiri gençken yazmış olmalı Üstat.Bu duygular ve bu görüşler çok harika.Bir yerden kalkıp bir dünya ile buluşmak özlemi çok hoş.Beğenerek okudum. Paylaşan ellere ve gözlere sağlık.Saygılarımla.
Bu şiir ile ilgili 12 tane yorum bulunmakta