Şehrin solgun gözleriyle bakıyor bana,
Her köşe başında bir hikaye,
Unutulmuş, yarım kalmış, kaybolmuş.
Kaldırımlar, üzerinde yürüyen binlerce adımı hatırlamıyor,
Her biri bir zamanlar umutla dolu,
Şimdi ise sessiz bir yas gibi ağır,
Terk edilmiş bir sahnenin tozlu dekoru.
Kentin ışıkları artık parlak değil,
Solgun sokak lambaları titreşiyor,
Ve rüzgar, duvarların arasına sıkışmış çığlıkları fısıldıyor.
Bir zamanlar kahkahalar yankılanırdı bu sokaklarda,
Şimdi sadece bir hüzün,
Sanki herkes unutmaya çalışıyor,
Ama unutmak bu şehrin doğasında değil.
Duvarlar yaşlı, çatlaklarla dolu,
Her bir çatlak, geçmişin bir izi,
Bir yıkıntının altında kalmış sevdalar,
Kırık dökük umutlar, solmuş bir aşk gibi.
Bu şehir de benim gibi yorgun,
Herkes bir şeyler kaybetmiş burada,
Ve herkes bir şekilde hayatta kalmaya çalışıyor.
Bir pencereden bakan bir yüz görüyorum,
Solgun, yorgun, kaygılı.
Bir zamanlar ışıl ışıl olan gözler,
Şimdi o da şehrin solgunluğunu taşır olmuş.
Her bakış bir ağırlık,
Sanki içinden çıkılmaz bir boşluk,
Bu şehrin gözlerinde, herkes biraz eksik.
Geceler, sonsuz bir ızdırap gibi uzanıyor,
Kimse konuşmuyor artık, kimse dinlemiyor,
Sadece sessizliğin içinde boğuluyoruz.
Şehrin solgun gözlerinde kaybolmuş,
Birer gölge gibi sürükleniyoruz,
Bir umut arıyoruz belki de,
Ama o da çoktan gitmiş bu sokaklardan.
Ve biliyorum, bu şehir gibi ben de soluyorum,
Her gün biraz daha yitip gidiyor içimdeki ışık,
Küçük küçük parçalarım dökülüyor zamanın rüzgarında.
Belki bir gün geri döneriz eski günlere,
Ama şimdi sadece beklemek kalmış,
Bu solgun şehirde,
Kendi gölgemle baş başa.
Rüstem Badıllı 3
Kayıt Tarihi : 22.10.2024 00:06:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!