varoş arası buz tutmuş şosede
yalnızlığa yazgılı gece
fermuarı bozuk, yakası nemli palto
gece yarısı devriyeleri, sivil kuşkular
sokaklara sığmayan şehir…
korkuyu çağırıyor rüzgâr
kalbin tanık unutkan adreslere
dostkapılarına dilsiz duvar suskusu
yeni zaman huysuzluğu
nemli, yapışkan bir karanlığa yol alışın örgüsü…
kifayetsiz çıplaklığın örtüsü
yalnızlıkla başlayıp ıslıklı küfürle biter gece
kaç geceleri... göç geceleri
labirentin ortasında ışıksız
bir odacıktan bir odacığa tutunur fare
alıştırıyoruz kendimizi çağın yalnızlığına
inat da bazen yaşama biçimi
küçük bir dalgınlığın hatırına
sonlanabilirdi oysa her şey
ah merak! intiharın panzehiri
sonra yeniler yenilir, eskir.
sonra martı çığlıkları vurur sabahın küfüne
karanlık eskir. adımlar eskir.
yalnızlık eskir. inat eskir.
öyle akıp gider zamanın telaşı
yeniden şehrin sokaklarına çıkar hayat
olmayız belki biz
Kayıt Tarihi : 11.11.2017 17:30:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!