-Şehrin Karanlığında Aşk- (Öykü) Şiiri - ...

Şemsettin Kaya
29

ŞİİR


0

TAKİPÇİ

Buraya gelmeden önce büyük bir şehirde yaşıyordum. Belli bir süreden sonra rutinleşmiş bir hayatın pençeleri arasında mekik dokuyordum. O zamanlarda, sabahları güneşin doğuşundan hemen sonraki güzelliği gerçek tadıyla yaşadığımı hiç hatırlamıyorum. Bunu yaşamamak için gerçek bir nedenim de yoktu aslında… Bütün duygularımı bedenimin küçük bir cebine sıkıştırıp, bazı şeylerin değişmesini bekliyordum sanki… Gün boyu bir bedenden ibaret olan varlığımla dolaşıyordum her yerde. Bütün bunların farkındaydım. Ama bazı şeylerin değişmesinin beklentisiyle özel alanlarımı dondurmuş, hazlarımı yaşama zamanını erteliyordum. Sürekli bir çalışma içindeydim. Bir şirkette muhasebe işlerine bakıyordum. Benden sürekli bir şeyler isteniyordu. İşlerin günlük olarak bitirilmesi gerekiyordu. İşlerimi bitirdiğim zaman ise gün bitmiş oluyordu çoğu zaman. Çoğunlukla günün nasıl bittiğinin farkında bile değildim. Makine cızırtıları, ne anlattıklarına pek dikkat etmediğim ama sesleri sürekli bir uğultu halinde kulağımı dolduran insan sesleri, kağıtlar, işlevleri farklı bir sürü alet ve eşya içinde çalışıyordum. İşim çok dikkat ve dolayısıyla rahat bir ortam gerektirdiği halde, çalıştığım yer dar bir alandan, işime oranla küçük bir masadan ibaretti. Şehrin kenar mahallelerinin birinde küçük bir ev kiralamıştım. İşyeri hayatımın dışındaki zamanımın büyük bir kısmı burada geçiyordu. Kendimle baş başa kalmayı seviyordum. Yada bu hayata başladıktan sonra böyle yaşamayı sevmeye başlamıştım. Kendimce küçük bir müzik arşivi oluşturmuş, zamanımın çoğunu bu müzikler eşliğinde kitap okuyarak geçiriyordum. Şiire merak sarmıştım. Elime geçirdiğim bütün şiir kitaplarını okurdum. Sanırım insanın yalnızlık zamanlarında en yakın olduğu sanat dalıydı şiir... Müzik ve şiir… Bu meczup hayatımın belki de en canlı renkleriydi. Veya uzak kaldığım ışığın, hayatın canlı renklerinin temsilcileri olarak girmişti hayatıma bu iki güzel sanat... Gün geçtikçe insanlardan uzaklaşıyor, şiirin soyut dünyasına daha çok dalıyordum. Müzik bu yolculukta bana eşlik ediyordu. Alıştığımdan mıdır bilmiyorum, yalnızlık duygusu benim için bir tercih olmaya başlamıştı. Artık yalnız olmak bana zevk veriyordu. Bunları düşündükçe kendimden ürktüğüm de oluyordu. Acaba gün geçtikçe asosyal bir kişilik hali mi gelişmeye başlamıştı bende? Bu bir çöküş müydü? Bir depresyon mu yaşıyordum? O günlerin güncel olaylarına yabancı kaldığım için çoğu zaman işyerinde konuşulan konulara da katılamıyordum. Acaba insanlar dışarıdan bana baktıkları zaman neler düşünüyorlardı. Tuhaf bir adam gibi mi görünüyordum. İşlerim aksamıyordu, yanlışlar yapmıyordum ama insanlar tarafından normal biri gibi görünmediğimi hissediyordum. Bu bende bir kompleks haline dönüşebilirdi. Bir an önce bir şeyler yapmalıydım. İnsanların şüphe ve endişeyle yaklaştıkları bir insan görüntüsünden uzaklaşmalıydım. Bunu en azından yaşantımın gereklerini karşılayan işimin geleceği için yapmalıydım. Kendi evimdeki görüntüm pek sorun değildi. Bu sadece beni ilgilendirirdi. Kendi yaşantımdan pek de rahatsız değildim. Ama başkalarının ilgileri beni rahatsız ediyordu... Bir şeyler yapmalıydım.


Onunla tanışmam bir tesadüften ibaretti. Her zamanki gibi evde dinlediğim müziklerden almak için bir cumartesi günü plakçıya gitmiştim. Çoktandır almayı düşündüğüm, aslında kimsenin pek ilgilenmediği birkaç albüm arıyordum. Plakçıdaki tezgahta kendi müzik anlayışıma uyan alana doğru ilerlerken, onun sesiyle irkilmiştim.
-Merhaba Ergin!
Şaşırmıştı:
-Ne arıyorsunuz burada…

Tamamını Oku

Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta