Şehrin Hüznü Şiiri - Nevin Akbulut

Nevin Akbulut
316

ŞİİR


2

TAKİPÇİ

Şehrin Hüznü

Tüm şehre yalnızlık yağarken
Vitrinlerin bu kadar süslü olması neyi ifade ediyor?
Yalnızlık hangi geometriye uygun ölçüldü?
Şu ışıldayan yazılar ya da süsler
Ya da Noel hangi yüreğin karanlığını aydınlatacak?

Karanlık yağdı tüm şehre
Hüzünle birlikte
Kalbim çocukluğumu özledi
Az önce uzandım çocukluğumun yanına, rüyamda
Uyanmadan önce inandım gördüğüme
Hala çocukluğumda kalışıma

Sen yine dizlerimde sabahladın
Şehir ışıldarken
Ve soğukken hava bu kadar
Isındık
En çok dizlerim ısındı
Sonra ellerimin başında birleşmesi
Isıttı yüreğimi

Ağzından çıkan gitmek kelimesi
Bu defa gecikmişti geri gelmek için
Zorla tutabilirdik kelimeleri aslında
Çıkmasa da olurdu bu gitmek fiili içimizden
Gitmenin tüm hallerini biliyorduk
Tekrarlamaya gerek yoktu
Ve dilimize ezberletmeye

Devamı yok şu anın
Yalnızlığın şehrinde ışıklar hep yanar
Hep süslüdür vitrinleri
Dışardan gelenleri kandırmak içindi tüm bu süsleniş
Bayram havası vardı şehirde
Ama ellerimizde şeker yoktu
Hüzün elbiseleri giyerdik hepimiz

İnsandı, aldanırdı işte
Aldatırdı ruhunu parlak oyuncaklarla
Ve ışıldayan süslere verirdi gözlerinin en parlak yalnızlığını

Yüreğimdeki düşlerin esareti altında kıvranırken
Mutluluğu aramaya çalışmak kadar budalaydı inanç denilen şey
İnanmak içimize enjekte edilmiş bir uyuşturucu
Görselden uzak bir kölelik
Ve kül olmayı beklerken beden
Diri diri toprağa gömülmek

Yaşıyor muyum? Ölmedim mi?
Öldüm zannettim kendimi uyuşurken
Hissetmeyecek kadar kül olmuş yüreklerin kucağına bırakırken yüreğimi
Kül olacağıma yanmayı tercih ettim.

Şehrin ışıkları aydınlatmaya yetmiyor içimin karanlığını
Ve aynalar bile artık
Yalan söylüyor gözlerimin içine bakarak

Bitsin artık bu düzenbaz oyun
Gitsin inancıma yalakalık yapan yalancılar
Ve yabancılar
Gerçekten yabancı kalsınlar bu şehirde
Yalnızlığın şehri bu
Süslense de değişmez ruhu
Adı değişir, şekli değişir
Ama ruhu ebediyen aynı

Aynaların yalancılığı kadar aynı
Karanlığımızdaki hüzün kadar gerçek
Ve sonsuzluk bu şehirde
Ölüm ellerinde bekleyen kimsesiz çocuk

Parmağı dokunacak pimine ölümün
Ölüm patlayacak bu sefer
Ölmedik mi sahi?
Bu kadar gürültü olurken
Bu soğuk, bu gürültü, bu kıyamet
Ölmedik mi?

Pime dokunduktan sonraki kaçıncı saniyeydi bu yaşadığımız
Yaşamaya çalıştığımız kaçıncı yalnızlıktı?
… Şehrin ışıkları kaç dakika yanacaktı
Ve biz bu aydınlıkta daha ne kadar kandıracaktık ruhumuzu?

(Yirmi Bir Aralık İki Bin On İki 12 40)

Nevin Akbulut
Kayıt Tarihi : 21.12.2012 12:43:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Nevin Akbulut