Nasıl kalındıysa ayaktayız işte
Uykularım kaçıyor düşündükçe.
Hangi çağına konaklasam özlemlerin,
Hep yorgundur duruşun, hep mahzun.
Ve içimde derin bir sızı, yakınırım.
Biz bu şehri yanlış mı yaşadık?
Düşecek sanırdım Kız Kulesi üstüme
Taş duvarlarıyla, tonlarca ağırlıkta ve dimdik
Yılanlar, sepetler, cadı bilmeceleri
Çığırtkan sesleriyle takunyalı çocuklar
Terletir hasretle dudaklarını güneşin
Efsaneler dile gelir hüzünlenirim.
Biz bu şehri yanlış mı yaşadık?
Bulutlar asıyorum pencereden pencereye
Pembe, mavi, turuncu ninnileriyle
Sonra sana bakıyorum İstanbul
Her şey Arap saçı, her şey karmakarışık
Yolunu şaşırıyor hayallerim, düşünüyorum.
Biz bu şehri yanlış mı yaşadık?
Yukarıda gök uçurumları
Aşağıda soluksuz, yaldızlı çatılar
Duvarlar kaçınılmaz toz çukuru
Gökyüzü dumanla çöküyor üstümüze
Vahşi türküleriyle saldırarak
Acıdan çılgına dönmüş, kök salıyoruz.
Biz bu şehri yanlış mı yaşadık?
Nasılsa sesi çıkmıyor garibin.
Herkes yenilgisini ona yüklüyor.
İşte Kalikratya, işte Kadıköy iskelesi
Yürüyoruz özgür ırmaklarında karanlığın
Çıplak ayaklarıyla bir Çingene kız
Ses oluyor çiçekleriyle sessizliğimize
Taklalar atarak, kıvrak danslarıyla
Uzak sulara tırmanıyor sörfçü bir çocuk
Dağlara tutunur gibi, yosunlardan kaçarak
Küçücük bir Cennet Kuşu düşünde
Denizle kucaklaşıyor meçhul yalı izleri
Gözlerinde güneş artıkları
Biz bu şehri yanlış mı yaşadık?
Suna DoğanayKayıt Tarihi : 22.11.2008 17:02:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
...............f.s.m
TÜM YORUMLAR (3)