Şimdi oradasın,
geldim yakınına, gördüm seni,
Yaklaştım sana, hissettim bedenimde…
Ama sen benim varlığımdan bile haberdar değildin…
Söz vermiştim kendime, ‘Ne yapalım, kader! ’ demeyecektim.
Savaşmayı kabul etmiştim seni kazanmak için.
Hava soğudu artık,
Üşüyorum…
Minik yağmur damlalarını
ve su içen yaprakları görüyorum.
Asfalt da ıslanmış,
Yoncalar dans ediyorlardı az önce
Hafif bir meltemle,
Şarkılar söyleyerek.
Yalnızlardı orada, hem yoncalar, hem de rüzgar.
Herkes tanıyordu beni…
Uğursuz dedikleri kara sokak kedisinden
Yalnız ve üşüyen sokak lambasına kadar…
Meğer ne kadar çirkefmiş bilinmek,
Güz gibi,
Yapraklar gibi düşüşteydim.
Birilerinin beni eline alıp
Şiir defterinin arasına koyması
Lazım.
Dün en sonunda yaptım işte,
ulaştım amacıma
sensizliğin derinlerinden çıka çıka…
Verdiğimde ellerine o kağıdı,
sanki içimdeki güvercini sana verdim,
Beyaz ölümdür aslında,
Beyazla adım atarsın diğer dünyaya.
O bir çizgidir, kıldan ince kılıçtan keskin,
Geçmek çok zordur, dönmekse- asla!
Beyaz herşeyi örter, sinsidir.
Yalnızım
bu soğuk odada
karşımda da kocaman bir ayna…
Yalnızım tamamen
bu acımasız dünyada
…
mutluluk yok
mutluluk yok
bırakmak istiyorum
bırakamıyorum kendimi sana
Birgün arkanı dönüp bakarsan geride bıraktıklarına,
Anımsayamadığını farkedeceksin çoğunu.
Yalnız birkaç tane olacak ismini hatırladığın,
Sevgiyle ve hasretle andığın…
Umarım beni de koyarsın o elmas madenine,
Tebrik ederim...Hayat yolunda yorulmadan başarılar sizinle olsun...Şiiriniz harika devamını dilerim...