Bilmiyorum, söz kaldı mı anne için söylenmemiş.
Topraklara onun için sürülmemiş yüz kaldı mı?
Bilmiyorum, düş kaldı mı anne için görülmemiş.
Yokluğunda onun için dökülmemiş yaş kaldı mı?
Anneciğim! Benim için ağlamaktan,
Heba oldu gözlerin.
Benim için çalışmaktan,
Nasır tuttu ellerin.
Dün gece rüyamda garip bir derviş gördüm.
Aksakallı, cübbeli, pür edeple bir derviş,
“Yavrum” dedi, ‘tövbe et sabah geç olabilir.’
‘Azrail seni şimdi yatakta bulabilir.”
O simsiyah saçlarım sanki bembeyaz kumaş.
Üstten kefeni giydik gerisi yavaş yavaş
Şehmus Yaşar
Şu yüzüm çizgi çizgi, gözümde mor halkalar
yakın bir yolculuğun işaretleri bunlar
Şehmus Yaşar
Bir ömür onlar için çalıştım ve didindim.
Büyüdüler, bakarlar bana diye sevindim.
Meğerse yanılmışım çok vefalı? çıktıklar.
Tutup yaşlıdır diye bir eve kapattılar.
Yeşil, kırmızı, mavi; pembe tuğlalı evler,
Ruhlar elest bezminde, Allah’a söz vermişti.
Ya Rab Bir ve Tek’sin, Rabbimizsin demişti.
Kimisi inkâr etti verdiği kutlu sözü.
Kimi secde ederek, Hakka çevirdi yüzü.
Bu müminler içinde, nice Hak erler vardı.
Her gün sözlerin başka; yüzün, gözün bir başka.
Yürek seni görünce, tekrar geliyor aşka.
Ya Rab bu ne sevgidir; hiç tükenmek bilmiyor.
Otuz küsur senedir, bir türlü eskimiyor.
Geceler karanlık; gündüzler soğuk.
Ben, ıslak kaldırımlar üzerinde bir çocuk.
Üşüyen bedenimde şarapnel izi.
Sokulacak bir kuytu arıyorum.
Ruhumu kucağına alıver anne.
Şiir güneş gibidir; güneş de şiir gibi.
Şiirsiz aydınlıklar, karanlık mahzen gibi.
Bir milletin kalbinde şiir değilse mevcut,
Onun edebiyatı elsiz, kolsuz bir vücut.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!