gün yeni yeni ağarıyordu
uykuya yabancıydı gözlerim
yorgundum
görevden dönmüştüm
koğuşa girdim
ranzamda yatıyordu ÖZER
yanına gittim
uyandırdım
yarım saat verdı gitmelerine
sohbetleştik
az kalmıştı tezkeresine
ağlamaklı bir sesle korkuyorum dedi
ölümden değil
anama babama kavuşamamaktan korkuyorum
güldüm
boş ver dedim
sonra oda güldü
neşeleniverdi birden
ve bir garip türkü tutturdu
mırıldanarak çekip gitti
apar topar uyandırdılar bizi
bir kaç saat sonra
çatışma var diye
hiç yabancı değildim böyle uyanmaya
yine kana susamıştı eşkiya
yol kesmişti
pusu atmıştı
çabucak kuşandım silahımı
uçarcasına gittik çatışma yerine
yetişemedik
çoktan susumuştu silahlar
kaçıp gitmişti kahpeler
ağır bir barut kokusu bırakarak geride
kana boyanmıştı toprak
peşlerine düştük durmaksızın
bir amansız takip başladı
çok geçmeden sıkıştırdık bir vadide
kin kustu silahlarımız
dağa taşa ölüm yazdık
kalemimiz süngülerdi
mürekkebimiz kan
döndük tekrar geriye
bir kısmımızı orda bırakarak
bir telaş vardı yüreklerimizde
bir korku
acabalara sıkışmış boğuluyoduk
pusu yerine varınca dolmuştu gözlerimiz
düğümlenmişti boğazımız
kanlar içinde yatıyordu ŞEHİT kardeşlerimiz
bir kaya ovuğunda buldum ÖZER i
başında beresi yoktu
kirlenmişti elbisesi
yüzü koyun yatıyodu
yanağını otların üzerine koymuştu
hep böyle yatardı ÖZER
yanına çömeldim
bir süre sessiz kaldım
düşündüm
sonra ÖZER dedim
cevap vermedi
avazım çıktığı kadar bağırdım
sallanır gibi oldu dağlar
gene cevap vermedi ÖZER
şaka yapıyor olmalıydı
arkamı döndüğümde üzerime atlayacaktı
bunu hep yapardı
kızdım
omuzundan tutup çevirmek istedim
bir sıcaklık hissettim
kana boyandı elim
omuzundan vurulmuştu ÖZER
ve karnından
ve kalbinden
sekiz kahpe kurşun saplanmış bedenine
sırtüstü yatırdım
uyumuyordu ÖZER
gözlri açıktı
bana bakıyordu
anlaşılmaz bir tebessüm vardı yüzünde
sanki bir şeyler anlatmak istiyordu
anlatmadı
anlatamadı
uzun uzun gözlerine baktım
sakindi
telaşsızdı
nur düşmüştü yüzüne
öylece bakıyodu
ikimizde konuşmuyoduk
anlatamadığını anladım ama
kurşun gibi yaşlar süzüldü gözümden
o ölemezdi
ölmemeliydi
anası onu bekliyordu
memleketi
sevdası
hayat onu bekliyordu
hiç göremeyecekti onları ÖZER
o artık yoktu
şehadet şerbetini içmişti
belki ondandı yüzündeki tebessüm
bilmiyorum
hiç kimsede bilmiyor
hiç bir zaman bilemeyecektee
dünya yalanmış işte
hayat yalanmış
ÖZER artık yok
geride sadece bir tebessüm bıraktı
dostluğunu...
kardeşliğini...
ve dilinden düşürmediği o garip türküsünü
FUFUKA
Ömer YazıcıKayıt Tarihi : 3.10.2010 23:20:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Ömer Yazıcı](https://www.antoloji.com/i/siir/2010/10/03/sehit-ozer-in-turkusu.jpg)
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!