Hazırlık yapmıştı telaş içinde
Oğlunu gözledi penceresinde
Nüksetti özlemi başka biçimde
Ayy dedi geliyor, döktü yaşını
Gece karanlığı çoktan olmuştu
Çekingen el ile kapı vurmuştu
Ananın yüreği yandı tutuştu
Vah dedi kuryeye eğdi kaşını
Anladı bir anda kötü gerçeği
Acının tartısı yoktu ölçeği
Dilinde dolandı ilk diyeceği
Eğildi kapıya çaldı başını
Teskere yakındı gelmişti sona
Tez sarılacaktı biricik cana
Sevdiği yemeği yapmıştı ona
Aldı tencereyi, döktü aşını
Bir garip uğultu sardı dört yanı
Kim neyi söyledi neydi beyanı
Başından aşağı cekildi canı
Oy dedi dövündü yoldu saçını
Emanet elinden kayarak gitti
Kim ne derse desin evladı yitti
Söylenen ağıtlar yürek eritti
Dövdü duvarları kırdı taşını
Kim ne bilirdi ki nasıl büyüttü
Ağladı dövündü göğsün çürüttü
Herkesin verdiği tek bir öğüttü
Şehidim diyerek eğdi başını...
Istı çenesini, kırdı dişini.....
Ocak 2017...Bülent ARKAN
Dost kalemler
Çölde can pazarı, analar vaha
Hisseder yüreği, karışır aha
Gözünde evladı çocuktu daha
Sormadı hiç kimse kaçtı, yaşını... Mustafa Bay, 'ZEYBEK HOCA
Kayıt Tarihi : 11.1.2017 16:43:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
saçlarımda sarıyı
gözlerimde sevdiğimi arama anne
saçlarımın sarısını buğday başaklarında
gözlerimi! Gözlerimi delikanlı çağımın
ebedi sevdasında bıraktım anne
şah damarımdan fışkırırken arşa al kanım
gök kubbenin mavi çehresinde tutuştu
yağmur çiseciklerine üşüşen gözyaşlarım anne
yandı kefen tanımayan masumiyetime
damlayan yüreği ayın
şafağın kirpiklerinde pıhtılaştı
yerlere saçılan çocuk gülücüklerim
al! Anne sol göğsümden nişanımı
bağrına bas
dünden yetim düşlerimi anlat ona
her akşam yolunu beklediğim
gittiği seferden dönmeyen babamı anlat
bir çift yeni ayakkabıya günlerce nasıl çalıştığımı
uçurtma uçuramadığım kırları anlat
yağmur basan evimizi
tütmeyen bacamızı
katıksız aşımızı
en çok en çok da ninemim masallarını anlat
Yemen seferinden dönmeyen dedemi
Çanakkale harbinde şehit düşen amcamı anlat
omuzlarında gezdir anne!
uykularımın ay yıldızlı rüyasını
tan yelinde süzgün mavilere sal saçlarını
sabah yıldızının nemi düşsün
açılmamış gül goncası dudaklarına
yanaklarında allanan tan vurgunu
kuşları çağır anne
kan dolan gamzelerimin
hilal damlayan suskunluğuna
denizlere kopsun
hür sevdamın dalga dalga etekleri
kara yelin duvağından essin
yurdun dört bir yanına
güvercinlerin ak kanatlarından aksın
gün kızılı sancıların
esaret tanımaz doğumlarına
değmesin anne değmesin diye
hainlerin o pis eli
ebedi sevdamın kınalı parmaklarına
git! Uşak makamında yankılanırken ihaneti zalimlerin
lâl olan dilleri doğranırken
dilkeşhaveran makamının minarelerinde haykır
delikanlı çağımın çiçeği burnunda sızısı
dökülürken içi parçalanan göğün bendinden
deşilen plesantasından denizin
ölü doğururken gelincikler
Gümüşdere’nin susan marşına
dalında solan menevişleri haykır anne
zalimlerin kana susamış kuduz sıfatlarına
şimdi benim kıyılarımda toprağa düştü
ağzı açık son nefesin ilk cemresinden
henüz tüylenmeden serçe yavruları anne
sustu çığlıkları üniformamın
sende ağıt yakıp oğlum öldü diye ağlama
ağlayıp da karaları bağlama anne
şahadete yükselmiş yüreğimi dağlama
ben Kandil’e doğan şafaklarda süzgün
güneşin nabzını Yüksek Ova’da
avuçlarında tutan asker
benim postallarımda titrer
inlerinde satılmış kahpelerin şerefsiz dölleri
ben şanlı Türk’ün ölümsüz neferi
ölüm saçarım anne! Ölüm
bayrağıma göz diken soysuzlara
hücrelerimin boynundan asılan
künyemden şaha kalkarım bin defa
bin defa doğarım doğranmış dokularımdan
kırarım nazlı hilâle uzanan o pis eli
sen yeter ki ağlama
dik tut eğilmesin o güzel başın
alçakların önünde
giderken son nefesimden
üzerime kopan ezanlarla sevdiğimi
sessizce ört üzerime
nazlı kızımı anne
son defa aç kuzuna kucağını
doyasıya çekeyim içime kekik kokulu sineni
sonra anne sonra
hep gülümse bakıp göklere
bakıp Türk’ün şanlı bayrağına
ve unutma
kuşlar gece ölür anne …
Filiz Kalkışım Çolak
....Sevgili dost yüreğinize yoldaş olsun yüreğim....saygılarımla...
Savaştaymışız gibi hemen her gün yaşadığımız acıların asıl yanan yüreği kim ne derse desin analardır....
Canından can kopan analar.... neyin adına evladını yitirdiğini sorgulayan anlar...... bu acının onunla beraber yaşayacağını, hiç küllenmeyeceğini bilen analar....
Koşmanın tüm özelliklerinin uygulandığı duygulu şiirinizi ve sizi kutlarım Bülent Bey.... Saygılarımla.....
'Ağlarsa anam ağlar, gerisi yalan ağlar'
Herkes gider sarılır ağlayan anaya, 'başın sağ olsun' diye fısıldanır. Sorun bakın o anaya , ne baş düşünür , ne sağlık. Sorun bakın ona oğlu ölü mü , diri mi ?
İçim yandı okurken, Allah kimseye evlat acısı yaşatmasın. Dinsin bu acılar da böylesi şiirler yazılmasın.
Kaleminiz daim olsun.
TÜM YORUMLAR (20)