Sakız olsam oluk, oluk karaçamdan salınsam
Sarmaşığı gibi seni sarmalayıp dolasam
Eğer ben şu dağ başına çıkıp varırsam
Ölüm olsun sonum gülüm solsun gam yemem
Diken olup ormanında dolandım
Güle değil yaban ota bulandım
Karaçamın gölgesine uzandım
O günlerin özleminde gönül dardayım
Bakışlarım yaşla dolu gözler zordayım
Başımı yastığa koydum uykuları kırka böldüm
İçimdeki aşkla öldüm hasretinle yanmaktayım
İçim, içim içtim soğuk suyundan
Geçtim dar patika orman yolundan hasretim o dağına
Kurban o lam serin esen ağacındaki yele
Ne benzerdi kokun gülden gelene
Ne motor geçerdi kapısından ne de araba
Dosttan gelirdi sıcacık merhaba
Özüm o dur toprağımdan gelen seraba
Gözüm yaşlı düşüm paslı
Tek özlemim dağın başıdır özleminde yaz güneşi üşütür
Ayrı kaldım bayırından tırpan olup biçmek vardı çayırından
Karıştığım dolundan yağmurundan ayrı kaldım işte ağlamaktayım
Nerden bilir şehirli benim derdimi hasretle doldurdum deli kalbimi
Kaçkarlardan gelen şimşek rengini bilemezler göremez ki şehirli
Salkım saçak olur kozalağı çamında
Şifa vardır kara kovan balın da,
El değmemiş ayak girmemiş yeri var ormanında
Bu diyara ölünmez mi şehirli
Hasretiyle parça, parça bölünmez mi söyle şehirli…
Adını mıh gibi aklımda tutuyorum
Büyüdükçe büyüyor gözlerin
Ben sana mecburum bilemezsin
İçimi seninle ısıtıyorum.
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta