Sakız olsam oluk, oluk karaçamdan salınsam Sarmaşığı gibi seni sarmalayıp dolasam Eğer ben şu dağ başına çıkıp varırsam Ölüm olsun sonum gülüm solsun gam yemem Diken olup ormanında dolandım Güle değil yaban ota bulandım Karaçamın gölgesine uzandım O günlerin özleminde gönül dardayım Bakışlarım yaşla dolu gözler zordayım Başımı yastığa koydum uykuları kırka böldüm İçimdeki aşkla öldüm hasretinle yanmaktayım İçim, içim içtim soğuk suyundan Geçtim dar patika orman yolundan hasretim o dağına Kurban o lam serin esen ağacındaki yele Ne benzerdi kokun gülden gelene Ne motor geçerdi kapısından ne de araba Dosttan gelirdi sıcacık merhaba Özüm o dur toprağımdan gelen seraba Gözüm yaşlı düşüm paslı Tek özlemim dağın başıdır özleminde yaz güneşi üşütür Ayrı kaldım bayırından tırpan olup biçmek vardı çayırından Karıştığım dolundan yağmurundan ayrı kaldım işte ağlamaktayım Nerden bilir şehirli benim derdimi hasretle doldurdum deli kalbimi Kaçkarlardan gelen şimşek rengini bilemezler göremez ki şehirli Salkım saçak olur kozalağı çamında Şifa vardır kara kovan balın da, El değmemiş ayak girmemiş yeri var ormanında Bu diyara ölünmez mi şehirli Hasretiyle parça, parça bölünmez mi söyle şehirli…
Zennehar YılmazKayıt Tarihi : 11.1.2012 23:13:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!