Ecel şerbetini içip kurtulan şehir
üstüne toprağı çekip uyuyan şehir,
dalgalan sen de rüzgâra karşı
içimde sadece hayali kalıp
ağlayan şehir...
hangi mevsimde çiçek açsan
ruhuma üflenen toprak
gönlümün harı, içimde yara
sokak sokak çocukluk kokan
öz den üvey yapıp
yaprak yaprak
kalbimden kovulan şehir...
kapanmış kapılarında
derman yok artık bize
dikilmiş taşların tek tek üzerine
içini Vardar’a akıtsan da
yüreğimden sökülen alev
kalsan da bir gitsen de,
emanet kaldı kulaklarda ismin
cismine ağlayıp soyunan şehir...
taşların altından yükselir sesin
saramaz seni toprak matemdesin
korundun, korudun yıllarca
bağrında büyüyen şimdi üstünde sürgün
Kerem olup içini yakan şehir...
ellerini açmış ecdat minareleri
kubbelerden dökülen dualardasın
belli olmaz döner belki geri
umutlarda, kıyamlarda, rükȗlardasın
bundan böyle ne sen bize yâr ne biz sana olalım
işini Allah’a bırakmış kaybolan şehir...
Kayıt Tarihi : 8.8.2025 16:29:00
Şiiri Değerlendir
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.




Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!