Yağmurla gelir sefalet bu şehre
Dal titrer sobalar kusar
Bir kadın düşünür
Bir adam düşünür
Bir çocuk üşür
Yağmurla gelir sefalet bu şehre
Yağmurla yağmurlarla
Bir kadın durakta bekler
Kamyonet kasalarında adamlar
Bir kedi düşer
Yağmurla gelir sefalet bu şehre
Sanayileşmenin sancıları çekilir
Kaldırımlarda, fukara sofralarında
Ağırlaşan paltolarda potinlerde
Ve insan şehre küser
Kayıt Tarihi : 3.12.2006 23:50:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Sanayileşen bir şehrin sancısını duyumsadım çocukluğumun gençliğimin geçtiği şehirde. Duman soludum, zehir. Bir kedi gördüm ordan oraya koşmayan, bezgin: bir çöp bidonunda kirli siyah burnuyla bekleyen. Ve insanlar otobüslerde, kamyonetlerde konserve içinde istiflenmiş balıklar gibi üst üste. Mutlu mu mutsuz mu belli değil, kaygılı mı kaygısız mı belli değil. Ve insanlar camlarda, yüzleri ifadeden yoksun. Binalar yan yana yamuk yumuk dipdibe ve o dağın heybeti gökyüzünün ihtişamı kapanmakta her geçen gün ve saatte. Üç şeritli asfaltlar, metrelerce borular bu şehrin siluetini makyajlayamaz. Ulu mavi dağlarında atların koşturduğu, ortasından Gediz’in nazlı bir gelin gibi geçtiği bu şehir artık o mazideki şehir değildir. Şehir öksürür, şehir ölür.
![Oğuz Altun](https://www.antoloji.com/i/siir/2006/12/03/sehir-sanayilesirken.jpg)
TÜM YORUMLAR (1)