Islak İstanbul sokaklarına geciken adımlarla giriyor gölgem,
Kaldırımlara birikmiş su birikintisinde oynak kırmızı entarili kadın
Köşedeki o kadim sarhoşun tükürüğüyle minarelere doğru yankılı savrulan
Son sözleri olsa gerek kırmızı ışıkta unutulmuş çamurlu bir aşkın
Sahipsiz martı bayat bir simidin gevrek ama tatsızlığında etten soğutulmuş
Paçaları çamur yüzü yamalı roman oğlan dilenerek çocukluğuna doğmuş
Saatler önce iffetsizliğin meslek edinildiği bir yerde uyanan müezzin
İstanbul’u inletiyor gözlerinde şehvet kırıntılarına inat kendinden emin
Kederli yüzler, ışıltılı evlerin geceden kalma yüzlerinden parçalanıp sökülmüşler
Karanlık güneşle yarılmış halde, gün boğaza bir leş gibi dökülürken
Kalabalık, ölü kokulara parfümle saldırmış, suretler belirsiz ne erkek ne kadın
Cennetten kovulan ne kadar beden varsa sanki şehre gömülmüşler
Kayıt Tarihi : 4.10.2011 12:04:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Ahmet Cemil Atay](https://www.antoloji.com/i/siir/2011/10/04/sehir-116.jpg)
TÜM YORUMLAR (1)