Rabbim seni Gülizar’da yatırsın.
Harp denilen debdebeyi bitirsin.
Ezan çiçekleri açsın koynunda.
Uçan kuşlar sana selam getirsin.
Alem içre alem, birbirine ek…
Al bayrak ağacak, bir gün gelecek.
Bir milletin ağırlığı boynunda
Kader bu oyuna son verene dek…
Çekinmezsin düşmanların cebrinden.
Yazık, onlar göremiyor kibrinden.
Hilal’e kurbanlık ömürler geçer
Şehadetin hünkârının kabrinden.
Bir kutlu, şaduman hâl ki gidişin;
Tüm kıyametlerin ilki gidişin.
Öyle sert sarstı ki birden dünyayı
Ekseninden eder belki gidişin.
Hülyada tabiri bir hayli derin
Atiden çalınmış gülücüklerin.
Arza neşredilen yiğitlik adı;
Vatana adanan binlerce erin.
Biz mesulüz şimdi verdiğin sözden.
Sen yüz akımızsın, kaybolma gözden.
Dur şehidim bekle az vakit kaldı.
Müjdeli haberler gelir birazdan.
Şehadet soyundan gelen bir fıtrat;
Kimsenin eline geçmez bu fırsat.
Buruk bir sevinç var damağımızda;
Fazla uzun sürmez, elbet bu firkat.
Mataran kan değil, zemzemle dolsun.
Cennette gül açsın, dünyada solsun.
Kevser’in tadını çıkar doyunca.
Sırada biz varız, uğurlar olsun…
Davranmamalıydık bu kadar hoyrat;
Kimseye ebedi kalmaz bu hayat.
Huzur-u Mahşer’de şefaatçi ol:
Sen gibi olmamız ne mümkün? Heyhat!
Kayıt Tarihi : 16.7.2021 17:13:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Yazılış tarihi: 2010 Düzenlenme ve son halini alma tarihi: 16.07.2021
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!