Seher Yeli Şiiri - Ercişli Emrah

Ercişli Emrah
44

ŞİİR


28

TAKİPÇİ

Seher Yeli

Bad-i seba sen Mevla’yı seversen
Eğlen hele bir dur seher yeli
Bir emanetim var sana vereyim
Götür nazlı yare ver seher yeli

Sen seher yelisin esersin yakın
Her sabah her seher zülfüne dokun
Yarim uykusuzdur uyartma sakın
Uyana kadar dur seher yeli

Sen seher yelisin estin yüceden
Dokunursun pencereden bacadan
Selvim uykusuzdur dünkü geceden
Sağında-solunda gez seheryeli

Emrah'ındır kurdurayım sazları
Fikrime düşmüştür Selvi sözleri
Karadır kaşları, ela gözleri
Var murada sen er seheryeli...


Erciş'li Emrah'ın bu türküsünün öyküsünü sizlerle paylaşmak istiyoruz...

Van'ın şirin ilçesi Erciş'te doğup büyümüş olan Emrah, gönlünü, güzeller güzeli Selvi Han'a kaptırmıştır. Gözü, Selvi Han'dan özge bir şey görmez olur. Gelgelelim, o sıra, Şah Abbas Van'ı kuşatır. Kuşatmanın başladığı günlerde, Van Kalesi dışında bir bağ kurdurur. Yıllar geçer, Van'ı elegeçiremez. Bir gün, bir bilgesi Şah Abbas'a:

- Bu kentte Abdurrahman Gazi varken, sen bu kaleyi alamazsın, der. Şah Abbas:
- Kim ola ki bu Abdurrahman Gazi? diye sorar. Bilge:
- O, ermiş bir kişidir, der.

Şah Abbas; Abdurrahman Gazi'nin ermişliğini sınamaya kalkışır. Bir kuzu ve bir köpek kestirir; ikisinin de kızarttırıp Abdurrahman Gazi'ye armağan olarak yollar. Abdurrahman Gazi, kuzuyu alıkor ve ötekini Abbas'a geri götürmelerini söyler, Şah Abbas'ın adamları:

- Bu yaptığınız hem töreye aykırıdır, hem de Şahımız gücenir, diyecek olurlar. Bunun üzerine Şah Abbas, kuzu gibi kızartılmış köpeğe:
- Hoşt köpek, doğru sahibine! der,
Köpek canlanır ve koşa koşa Şah Abbas'ın otağına gider. Bunun üzerine Şah Abbas:
- Ko desinler Şah Abbas'ın bağı var, diyerek kuşatmayı kaldırır. Ancak Erciş'li Emrah'ın sevdiceği Selvi Han'ı da, kendi rızası olmaksızın İran'a götürür.

O günden öte, Emrah'a aşıklık görünür; elde saz, yol görünür. Emrah dolaşır da dolaşır... Aşkından türküler yakar.

Aradan yıllar geçer, Selvi Han'ın İran'a götürüldüğü yıl doğan kız çocukları gelinlik çağına geldiklerinde, Emrah da güçten kesilir; yatağa düşer. Son çare olarak hasta yatağında bir name (mektup) yazıp, sabah yeliyle sevdiceğine yollar:

Bad-ı saba, yarim hey Mevla'yı seversen
Eğlen hele bir dur seher yeli
Bir emanetim var sana vereyim
Götür nazlı yare ver seher yeli

Sen seher yelisin esersin yakın
Her sabah her seher zülfüne dokun
Yarim uykusuzdur uyartma sakın
Uyana kadar dur seher yeli

Sen seher yelisin estin yüceden
Dokunursun pencereden bacadan
Selvim uykusuzdur dünkü geceden
Sağında-solunda gez seheryeli

Emrah'ındır kurdurayım sazları
Fikrime düşmüştür Selvi sözleri
Karadır kaşları, ela gözleri
Var murada sen er seheryeli...

Erciş'li Emrah; bu nameyi rüzgarla yolladıktan sonra; 'Şah eğer kendine layık bir şahsa son soluğunda olsun Selvi'mi bana getirir. Getirmezse, ben bu dünyada murada ermedim; o da iki cihanda murada ermesin der.

Mektup menzile ulaşınca Şah. Selvi'ye:
- Ey Selvi Han, madem ki Emrah ölüm de döşeğinde, son dileğini yerine getirelim. Hadi, atla ata. Hem söyle; Emrah'a ne hediye götürelim? diye sorar. Selvi Han:
- Ey Şah'ım; bana yetiştirmiş olduğun bahçeden elma, ayva ile nar; bir de -Yüreği yangındır- Bulgarı dağından kar götürelim, cevabını verir.

Hediyeler alınır, atlara atlanıp, Erciş'in yolu tutulur. Tam Emrah'ın evine yaklaşıldığında Şah, Selvi'ye:
- Emrah eğer gerçek bir aşıksa, biz kapısını çalmadan geldiğimizi anlasın. Hem de, kendisine getirdiğimiz hediyeleri bilsin, der.

İşte o sıralarda, ecelle pençeleşmekte olan Emrah, yatağında şöyle bir doğrulup, anasından bağlamasını ister. Anası:
- Ay oğul, gittin gideceksin; bağlamayı n'edeceksin? deyince Emrah:
- Anacığım; gelinin gelmiştir; ver şu sazı hele de onlara bir sesleneyim der ve başlar çalıp çığırmaya:

Yar senin elinden hastayım hasta
Hastayı görmeye yar safa geldin
Elinden ayvası, koynunda narı
Canımın cananı yar safa geldin

Yar senin kaşların kemenin bendi
Melekler bürümüş, huridir kendi
Bir su ver içeyim, yüreğim yandı
Bulgan dağından kar safa geldi.

Eskiden görürdüm haftada ayda
Artık bundan sonra geldin ne fayda
Azrail göğsümde, canım hayhayda
Gözyaşı dökmeye yar safa geldin.

Emrah'ın sevdiği Selvi sen misin
Sağ eli sinemde gezdiren misin
Ağır cenazemi götüren misin
Namızım kılmaya yar safa geldin

Ercişli Emrah
Kayıt Tarihi : 23.12.2003 15:30:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • Metin Başol
    Metin Başol

    Bad-ı Saba, Yarim Hey Mevla'yı seversen

    Bad-ı saba, yarim hey Mevla'yı seversen
    Eğlen hele bir dur seher yeli
    Bir emanetim var sana vereyim
    Götür nazlı yare ver seher yeli

    Sen seher yelisin esersin yakın
    Her sabah her seher zülfüne dokun
    Yarim uykusuzdur uyartma sakın
    Uyana kadar dur seher yeli

    Sen seher yelisin estin yüceden
    Dokunursun pencereden bacadan
    Selvim uykusuzdur dünkü geceden
    Sağında-solunda gez seheryeli

    Emrah'ındır kurdurayım sazları
    Fikrime düşmüştür Selvi sözleri
    Karadır kaşları, ela gözleri
    Var murada sen er seheryeli...
    ...........................................
    ŞARKI

    Ah eden kimdir bu saat kuytuda
    Sustu bülbüller,hıyaban uykuda
    Şimdi ay bir serv-i simindir suda
    Esme ey bad,esme canan uykuda

    Başka aşıklardan almışsan nefes
    Başka yerden, başka vadilerden es
    Doğmasın ruhunda ani bir heves
    Esme güLşen'den ki canan uykuda

    Yahya Kemal Beyatlı
    ............................................

    farklı iki yüzyıldı yaşamış iki ayrı yürek birisi türkü tadında diğeri şarkı tadında nasılda ortak bir yürek olmuşlar.. nasıl da sevdiklerini esen yelden koruyorlar... bu ne kadar bir cana değen bir yürek buluşması...
    ..........................

    Emrah'ın yanık hikayesi yüreğimi dağladı
    gözlerim Emrah'a mı kendime mi ağladı?
    Esme seher yeli esme güLşen'den ne olur
    bir yel esti batıdan, beni doğuya bağladı
    ...........

    Cevap Yaz
  • Abdulhakim Öztürk
    Abdulhakim Öztürk

    gerçekten çok güzel olmuş. yüreğine sağlık hemşerim....

    Cevap Yaz

TÜM YORUMLAR (2)

Ercişli Emrah