Hüseyin bir çiğ tanesi gibi düşmüştü,
Kerbela'nın yangın yeri bağrına.
Bi damla soğusun diye Kerbela yanmıştı Hüseyin..
Nebinin kirpiklerine tutunamamıştı,
Gül yanağından süzülmüştü,
Yüreğimdeki yangın hararetinden,
Gözlerine rahmet olmuştu Hüseyin..
Ve Nebi Hüseyin rahmet olsun diye çöllere,
Hüzne tutuşturmuştu, aşka yakmıştı,
Nâr etmişti nûr olsun diye yüreğini..
Çöller ıslanıyor Nebi ağlıyordu..!
Sevdamın kirpiklerine tutunamamıştı Hüseyin.
İlham olup cemre gibi düşmüştü,
Rumi'nin Şems yangınlarına,
Yunus'un Elif sevdasına,
Ve aşkın taa bağrına..
Oysa Cebrail'in kanadında gelen müjdeydi Sultanıma Hüseyin..
Ali'nin iman dolu sinesi,
Fatıma'nın duasıydı..
Her aşık Kerbela'larca hasret çeker,
Hüseyin'ce vuslata ererdi o günden sonra..
Ve yine her maşuk Hüseyin'ce sevilirdi, aşığı kalbinden..
O günden sonra Mecnun çöllerde her kum tanesinin de,
Bir can vermiştir Leyla'sına..
Ferhat hançer olup saplanmıştır dağların bağrına da,
Su indirmiştir Kerbela gönüllere..
Kerem Aslı için yanmıştır yine Hüseyin'ce..
Susmuştur aşka dair ne varsa söylenecek!
Şerhbanu mühretmiştir dudakları!
Rumi dahi Hamuş kalmıştır,
Şems yakıştırdığı gecelere...
Semavi bir anlayışın Kerbela'ya düşen gözyaşıdır Hüseyin..!
Azrail'in pişmanlığıdır, İsrafil'in son serenadı sevdaya,
Mikail'in tanık olduğu en ulu afettir şehadeti...
Aşkın kirpiklerine tutamamıştı Hüseyin..
Şerhbanu'nun suskun dudağına süzülmüştü, gamzesine gömülmüştü..
O günden sonra her aşık Şerhbanu,
Her gönül Kerbela,
Her aşk Hüseyin olmuştu...
13.10.2013
{m.okcu}
Kayıt Tarihi : 20.2.2015 23:51:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!