evvelinde
insanlar hüzünlerini
rızıklarını küçük teneke kaplarda taşırlardı
annelerin ellerinden akan o şefkatin sıcaklığı
ılık çorbalara
karışırdı
yol boyu
elde sallanırken sefer tasları
her çalkantı da bir anı bir umut bir ayrılık
tozlu çakıllı yerlere
düşerdi
kim toplardı onları ?
her tabak açıldığında
sanki bir mevsim eksilirdi içlerinden
bir tarih düşerdi kirpiklerinden
her sefer tası
çıt diye kapandığında
süzgün bir melankoliyle kilitlenirdi içine
şimdilerde
kimsenin elinde yok onlardan
ama bizler hâlâ bir mücevher gibi taşırız içlerimizde
hâlâ her hatırladığımızda sıcacık bir el üçgen bir muska
ve paslanmış bir hatıra olarak
saklarız koynumuzda
her sefer tasının
ince kenarında mühürlenip kalmış geçmişin ketum dudak izleri
antik güller gibi koku yayarken etrafa
geleceğe de değerli bir not
bırakır
rüzgârların önünde
parlak bir ışık huzmesi gibi ölümsüzlüğe
akar gider
......
....................
209202504:27
Kayıt Tarihi : 3.9.2025 00:17:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!