Geçmiş günü beyhude yere yâd etme,
Bir gelmemiş an için de feryat etme
Geçmiş gelecek masal bunlar hep
Eğlenmene bak ömrünü berbat etme.
Niceleri geldi, neler istediler,
Sonunda dünyayı bırakıp gittiler.
Şenlik dağıldı bir acı yel kaldı bahçede yalnız
O mahur beste çalar Müjgan'la ben ağlaşırız
Gitti dostlar şölen bitti ne eski heyecan ne hız
Yalnız kederli yalnızlığımızda sıralı sırasız
O mahur beste çalar Müjgan'la ben ağlaşırız
Devamını Oku
O mahur beste çalar Müjgan'la ben ağlaşırız
Gitti dostlar şölen bitti ne eski heyecan ne hız
Yalnız kederli yalnızlığımızda sıralı sırasız
O mahur beste çalar Müjgan'la ben ağlaşırız
evet herkesin bir gitme zamanı var. mühim olan bilinçli yaşamak iyi ve güzel işler yapmak
Benden Hayyam’ a selam söyleyin demiş peygamber;
Sözlerimi yanlış anlamışsa çiylik eder:
Ben şarabı herkese haram etmiş değilim ki
Hamlara haramdır, doğru, ama olgunlar içer.
Hayyam
OLMAYAN ŞEY
Yolu camiye düşen Bektaşi namazdan sonra:
- Ey ulu tanrım, bana bol bol şarap ver. Diye dua etmiş.
Yanında namazı bitiren kişi de ellerini kaldırmış:
- Rabbim bana iman ver. Diye dua etmiş.
İki duayı da işiten hoca Bektaşi'ye dönmüş:
- Bak herkes iman istiyor tanrıdan sen de şarap istiyorsun. Utanmıyor musun? demiş.
Bunun üzerine Bektaşi hocaya dönüp:
- Ne yapalım hoca efendi herkes kendisinde olmayanı ister. Demiş.
Aslında geçmişte yaşayıp da ünü günümüze kadar gelen şair yazar filozofa vesaire atfen insanlar sanki onlara aitmiş gibi sözler söyleyip şiirler yazmışlar ya da başkalarının yazdıklarının onlara mal etmişlerdir.
Bunun en güzel örneği Yunus Emredir. Kesin olarak kendisine ait olduğu belirlenen divanında yer alan 200 kadar şiiri vardır. Hayyam da öyle. Kesin olarak Hayyam'a ait olduğu belirlenen 150 -160 civarında rubaisi vardır.
Bu insanların yanlış tanınmasına yol açmıştır. Hayyam sanki dünyayı boş vermiş serkeş ayyaş biri imiş gibi gösterilir. Bu doğru değildir. O devrinin büyük bir filozof bilim adamı ve şairidir. Kendi aklına sınır koymayan düşünceleri ile çağlar üstü olmayı başarmış ve tüm dünyada beğenilip sevilmiştir.
Onu okurken bunu göz ardı etmemek lazım. Onun rubaileri genelde bu dünya hayatının beyhudeliği üzerine bir tema işler.
İşte şuna bakınız;
Bulut geldi lalede bir renk bir renk
Şimdi kızıl şarap içmemiz gerek
Bu gün seyrettiğin yeşillikler
yarın senin toprağında bitecek.
Hem devrini hem de ondan sonra gelenleri günümüze kadar pek çok filozofu bilim adamını etkilemiş ufuk olmuştur.Saygılarımla
Ömer Hayyam gibi ayyaş bir Farisinin zırvalarına mal bulmuş mağribi yapışan yerli ayyaşlar ve gaflet sarhoşu nadanlar yine edebiyat ve şiir sayfasını, edebi at, şuur'dan kaç sayfasına döndürmüşler! Saçamalayanı mı ararsınız, zırvalayanı mı ararsınız, akşam içtiğini dine ve dindara kin olarak kusanı mı, dinsizliğini ateist dini olarak lanse etmeye çalışanı mı?
Bütün bunlar münafıkane, cahilane, gafilane, hainane hareketlerdir! Zira din belli, Kitap ortada, sünnet aleni, islamiyet güneş gibi parlamakta iken, bunca abukluk ve sabukluğu harman edip üstünde düven süren, sonra da sapla samanı birbirine karıştıran akl-ı evvel cücelere ne demeli? Elbette ki; YAŞASIN ZALİMLER İÇİN CEHENNEM!' demeli!
Yahu siz aklınızı peynir ekmekle mi yediniz? Hiç dini kıstaslar devre göre, şahsa göre, zevke göre, akla göre değişir mi? Neyi merak ediyorsan; Aç Kur'an'ı bak, Aç Hadisi bak! Okuma yazma bilmiyorsan, Git mahalle imamına sor! Sizi camiye hapsetmesinden mi korkuyorsunuz ki, camiden ve hocadan fersah fersah uzak kalıyorsunuz? felsefe yapıp akl-ı selim sahiplerine maskara olacağınıza dini ya kaynağından araştırın ya da bilenlere sorun!
Bir çok bilmiş(!) cennette şarap ırmakları aktığından bahsediyor(!) ve arkasından, şarabın ne demek olduğunu bile bilmeden veriyor Bekri Mustafa fetvasını(!)
Şarap demek; Meşrubat kökünden gelen içecek demektir ki, bütün içeceklere şarab, yani içilen temiz sıvı denir! Alkollu içkilere; Müskirat denir! Sarhoşluğa; sekarat ve sekir hali denir! Ve Kur'an bu memnu sıvıyı şeytanın pis işlerinden addedip bütün mü'minlere yasaklıyor! Mü'min olmayanlar muhatap değil! O zaman laga, lugaya gerek yok
Yine;aynı aklı evvel malum şahıs, incilde ve hırıstiyanlıkta içkinin serbest olduğunu ve bunlarda Allahın dini ve kitabı olduğuna göre, müslümanlıkta da serbest olması gerektiğini savunuyor!
Öncelikle; şunu söyliyeyim ki bu vatandaş bektaşilik yapıyor! Yani işine gelen dinden işine gelen hükmü alıp zırvalarına malzeme yapıyor! İsanınkini alıyor ama Musanın ve Hz. Muhammed (sav) inkini es geçiyor(!)
Akıllım; Birkere, o senin bahsini ettiğin din ve kitap hükmü kalkan, nesh olunan bir din ve kitaptır! Son din islamdır ve kıyamete kadar da hükmü bakidir! Biz o dinlerin orijinallerine iman ederiz, tağyire ve tahribe uğrayan kısmımlarına değil! Kur'anın tasvibine mazhar olan bozulmayan kısmına inanmaya devam ederiz! Zira Kur'an onların doğru taraflarını tasdik, bozulan kısımlarını ise tashih için gönderilmiştir!
Yine bu aklı evvel zavallılar; İranlı bir ayyaşın yazdığı saçmalıkları din yerine alıyorlar(!)ama; ayni İran da gelmiş olan binlerce islam alimine müracaat etmeyi hiç düşünmüyorlar! Meşhur İmam-ı azam Ebu Hanife de İranlı idi. Neden onun kitaba ve sünnete tam mutabık fetvalarına müracaat etmiyorsunuz?
Netice; Din üzerinden safsatizm üretmeyi bırakıp, onun kaynağı olan ve hiç değişmemiş olan Hz. Kur'an ve Hadis-i şerifler dururken başka kaynak ve müracaat mercii aramayın! Hele hele incil'e hiç müracaat etmeyin! Kur'an o batıl dinleri nesh etmiş ona tabi olmaya devam edenleri de; Müşrik ve kafir olarak ilan etmiştir! Ve; 'İNNEDDİNE İNDELLAHİL İSLAM!'-MUHAKKAK Kİ ALLAH(CC) IN İNDİNDE DİN SADECE İSLAMDIR!- Hükm-ü ilahisince İslamdan başka hak din yoktur! Öyleyse havanda su dövmek yerine,gerçek dine göre konuşun! Siyaseti de dinsizliğinize ve sapkınlığınıza alet etmeyin! Deniz feneri dahil emniyetin ve savcılığın el koyduğu mahkemelerde duruşmaları devam eden bütün yolsuzluk iddalarının da istismarını yapmayın, sonucunu bekleyin! İlla da mevzu edecekseniz, sayın genel başkanınız; Yemuş kadının oğlu fırıldak Kemalin' yolsuzluklarıyla alakalı iddialara yönelin! Önce kendiniz aklayın, sonra başkalarını itham edin! Ha bir de İzmir ve Torbalı belediyleriyle alakalı ciddi iddialar ve soruşturmalar var! Birde onlara taf-ı nazar edin!
Benim halimden haber sorarsan,
Bir çift sözüm var sana , yürekten
Sevginle gireceğim toprağa,
Sevginle çıkacağım topraktan
ÖMER HAYYAM
Hacı Hoca Olmak Yetmez
Adil davranmadıktan sonra
Hacı, hoca olmuşsun kaç para?
Hırka, tesbih, post, seccade güzel ama;
Tanrı kanar mı bunlara?
Ömer Hayyam
DÜNE VE BUGÜNE MEKTUP.
Ömer HAYYAM ve onun gibi hayatın hakikatine gözlerini kapayarak fikren ve bedenen sarhoşluğu tercih eden Dostlara.
Sarhoşluk!
Hayatın hakikatinden kaçmak,
Kuytuya saklanıp,
Geçmişi unutup,
Geleceğe göz kapamak.
Sarhoşluk!
İnsanı insan eden,
Akıl ve mantıktan uzaklaşmak,
İnsan ve insanlığa ihanet etmek.
Teselliyi,
Uyumakta,
Uyuşmakta,
Kokuşmakta aramak.
Sarhoşluk!
Geçici bir hal,
Hayatın gerçeklerini,
Sorumluluğunu taşıyamayacak,
Zayıf bünyeli ruhların,
Aldandıkları avundukları,
ZÜĞÜRT TESELLİSİ.
İnsanlık ve yükledikleri
sorumlulukları
Ağır gelenler!
Sarhoş olup kısa vadeli,
Uyuşma yolunu,
Unutup kokuşma halini,
Tercih edeceklerine!
İnsani sorumluluklarının
Farkına varıp,
Hakkını vermek.
Yok,
İsyan edip,
İnkâr edeceklerse,
İmkân ellerinde!
İstemeden geldiklerini iddia edip,
İsyan ve inkâr bataklığında,
Bir ömür azap çekmektense!
Şu dünyadan,
Ellerinde olmasına rağmen,
Neden gitmezler,
Daha akıllı ve mantıklı değimli?
Hayattan şikayet etmektense!
Sarhoşluk sade,
İçip sızmak değil,
Gerçek sarhoşluk,
Hayatın hakikatine göz yummak.
Ölüm önünde dururken,
Midenin hamalı,
Uçkurun kölesi,
Bir yaşam için,
Hayatı fikren inkâr,
Bedenen uyuşturmaktan,
Medet ummak.
İnsanım diyen,
Kendisini ölümsüz zan eden!
Hastalığın muhatabı,
Belanın sevdalısı,
İlletin müptelası zavallıları,
Yokluk ve hiçlik mahkûmu olanların
Sonu olmayan bir hayata karşı yaşayacağım diye inat ile direnen,
İnanmadan,
Nasıl yaşar onu da,
Asla bilemem,
İşte sözün güzeli,
Davet eder ezeli,
Vaat ediyor ebedi,
EY İNSAN SEN ALA KÜLLİHAL Ö L E C E K S İ N! ! ! ! ! !
ALLAH’A VE AHİRETE İNANCIN!
AHİRETTE SENİ KURTARACAK SALİH BİR AMELİN,
Y O K S A! ! ! !
Senin gibi fani olan şu dünyada,
Yaşayacağın bir ramaklık kısa bir ömürde!
Bırakacağın mala mülke, şana şöhrete, evlad-ü iyale G Ü V E N M E.
En çok sevdiklerin!
Yoluna öldüklerin!
Seni gömmek malına mülküne konmak için sabırsızlanıyor! !
Ölümün anında döktükleri sahte gözyaşlarına sakın aldanma! !
Onlar TİMSAHIN GÖZYAŞLARIDIR.
Arkandan mirasını böler yer.
Yetmezse NEDEN DAHA FAZLA BIRAKMADI DİYE BİR DE GÜZELCE KÜFREDER.
Hayatın hakikatinden kaçan zavallılar.
Fikren ve bedenen sarhoşluk yolunu seçmekle kurtulacaklarını mı sanıyorlar?
Hey hat! !
Ölüm öldürülmedi!
Hayat bekaya kalb olup başkalaşmadı!
Acz-i beşeri fakrı insa-i azalmadı arttı ölüm eskiye nazaran sürat kazandı.
AZRAİL FAZLA MESAİ YAPIYOR!
N E Z A M A N A K A D A R deve KUŞU GİBİ BAŞINI KUMA SOKUP SAKLANDIĞINI SANACAKSIN.
Seni ve hücrelerini yaratıp hayatlı kılan Allah’ın seni görmediği gaflet oyununu nezamana kadar sürdüreceksin.
ECEL ASLANI ARKANDA!
KABİR KUYUSU ÖNÜNDE.
BELA VE MUSİBETLER DÖRT BİR TARAFINI SARMIŞ.
SEN HALA KENDİNİ SARHOŞ EDİP UNUTMAYA UYUŞMAYA KOKUŞMAYA ÇALIŞIYORSUN.
N E D E N?
UYAN!
SENİ ÖLÜM SEKARATI DALDIĞIN GAFLET UYKUSUNDAN UYANDIRMADAN! ! !
Son söz
diğeri inanır veya inanmaz dünya hayatını doya doya yaşar.
ve sonunda iki de aç ölürler,ya da bize öyle görünür :))
Yorumuna katılı/yorum Son Söz selam.Ben de çok söyledim amma dinleyen yok vesselam:(
Bu köşeye haftada bir iki kez uğruyorum. günün şiirini okuyup yorumlara bakıyorum.İnsan istr istemez düşünüyor işte benim düşüncelerim: Aslında burada okuduklarımdan çok etkilendim ki bunu bir şiirle anlattım.Önce onu sunayım.
Hava Civa
Paylama şairim, paylama,
Varsın farklı olsun huyumuz.
Sen hırçın dalga,
Ben sakin, durgun derya…
Nihayetinde ikimiz de suyuz.
İşte ortak payda! ..
Bakma tepeden bana,
Şairim öyle!
Hizmet değil mi insana,
İkimizin de amacı?
Belki sen dik dağları seversin,
Ben ovayı, yamacı…
Değmiyor mu ikimizin de toprağa,
Yine aynı anda ayakları?
Bilinir şairim,
Esip gürlemesen de,
Gönül yıkmasan da…
Bilinir sen ki haşin, sert rüzgâr,
Senin eserin,
Şifa yüklü bulutlar,
İlaç gibi yağmur;
Bembeyaz çarşafıyla kar…
Neştere ne gerek var?
Ben serin, ılıman hava;
Yaramam yani işe o kadar…
Ama, sanma ki seninki ayrı,
Benimki ayrı dava…
Nihayetinde senin yazdığın has şiir,
Benimki ham fikir,
Gördün mü ürettiğimiz yine aynı:
Hava civa…
Necip Zeybek
.
Aslında şiir üstünden birbirine taş atanlar sadece iki dize 'Eğlenmene bak ömrünü berbat etme. /Zümrüt çayır üstünde, sefa sür iki gün../' mısrasında yer alan öğüde takmış durumdalar.Oysa birisi tasavufi baksa; diğeri dünyevî, ortada sorun yok.Bana sorarsanız Bu iki dizeyi adapte eden fazlasıyla kendi yorumunu katmış.Tasavufi mazmunları yok etmiş. Ama insan dilediği gibi yaşama aklına, hakkına, sorumluluğuna sahip.Birisi inacının gereği ahret ağırlıklı konuşur, yaşar (veya konuşur ama yaşamaz): diğeri inanır veya inanmaz dünya hayatını doya doya yaşar.
Her insan başkaları da kendi gibi düşünüp inansın ve yaşasın ister.Bunu hayata geçirmek için söz söyleme hakkına da sahiptir .Fakat söz veya başka bir güçle zorlama hakkına sahip değildir.Hele aşağılayarak bunu yapmamalıdır.
Bu şekilde davrananlar benim gözümde medenî insandır.
Yani Mevlana'nın deyişiyle :
'Nice insanlar gördüm üzerinde ebise yok... Nice elbiseler gördüm içinden insan yok....'guruplarından birinin bir üyesi olmamak lazım.Bu çağda sıfatımızla adamlığımız örtüşmeli...
Bu açıklama bir kişi veya guruba karşı yapılmış değildir.Naçizane düşüncelerim.Saygıyla.. .
Bu şiir ile ilgili 192 tane yorum bulunmakta