İncelikli hayta.
Bir zaman gerçeğin perdesinden pek alâ ıraktım
Ustasız bir kıraathanede ussuz bir çıraktım
Muhabbetin demini çayın rengine katınca ben
Kulaklardaki keskin sesle oynaşmayı bıraktım
Fikirden evler yaparsam diye hep sevdiğim sözler
Eskiden temiz bir gülüşüm vardı
Eskisiz yakışırdı suretime
Şimdi sesimi bir sarılık sardı
Buzluk yer etmiş benzime betime
Selam ettim ve dedim ki;
Hissim kırgın, ne olsa geçer gönlümün küsü
Barışık hallerimiz saf bir çocuk öyküsü
Küskünlüklerimiz bir el, sıkar göğsümüzü
Affetmek için bizi, bekler ölümümüzü
Bir adam yanaştı inime
Kıt aklı bilinmeze savruk
Bir başına bedel binime
Ve elleri inançtan kavruk
Gülü'verdi dimdik dururken
Zaman fikrimi yolunca
Akıldan, ne var, ne yoktum
Hissim çiçekti, solunca
En ince yerimden koptum
Ağlarken elimin altındaki incecik kağıt
Bizim kadar ağırdır üstünde titreyen ağıt
Vurdukça zayıf yerlerine sivri uçlu kalemi
Önümde durur gördüm sonsuz bildiğim alemi
Uçururken masamdan erkenci kuşun kanadı
Bakma uzaktan, gel, bir adımında yüzeyim
Gel ki boğulmayayım hasrette
Otur karşıma zamansız çehreni süzeyim
Çoktandır uzağım sağ bir hasletten
Gözlerin sohbetine iki kelam düzeyim
Dilim kurtulsun diye çiğ kasvetten
Bir gelincik, rengiyle türkümüzü okur
Gelince sen incecik sevda sapağına
Gönül bağıma usulca gir, bir bağdaş kur
Sevdamı koyayım iki diz kapağına
Meramın kırık kanatlı kuşuydu
Şiiri, ok kirpiklerinden tuttum
Çektim çekiştirdim onu usulca
Bu bendeki gerçekten bir huşuydu
Mezkur zikirleri çoktandır yuttum
Bedenler konuşunca, dil susunca
Fikrin önünde zikir çeliğinden duvar
Onu geçsem, zamanın asi gururu var
İçine akıp gururun göz deliğinden
Çarpık mugâlatayı görmeliyim ben
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!