Çok evreli uyku, uyku bozukluklarında kolay dalışı sağlayan kendine, bir yetebilirlik; ancak bilmiyor sevgili ayaklarının üşüdüğünde, donmadığını kafa kısmının bu sebepten. Ortalık soğuksa ne oldu sanki, sığ uyku 5 dakika kesin sürecek, ama REM uykusu –daha sonra gelen ardışık- 5’ - 3o’ dakika’ya değin olması gereken, 5o dakikayı buluyordu bazı seferler Ve artık sanırım 55’ten, bir saati bile
zong®uyor. Cortex, asla düşünmeyi bırakmayan, boşa kürek çekmiyor, ama sanki tüm hareketlere hakim oldu artık. REM safhasında tüm zihin onarılıyor uykuda, ayrıyeten gele dair anılarnda senin ya da planlarında da düzetmeler. Peki ne, Ay’a götüren bizi bunlar mı oluyor yoksa ayak basan Ay’a, Gagarin’in Armstrong’undan hani, Jules’ten; ilk uçan Türk pilotu ya da yerin merkezinden dönen-demir eriyik sağan o elek değildi de, rüyalarımız mıdır? Veya uyku gördüğümüz kısım, güncel yaşamadığımız kısımları mızdır? Yine de, ilk safha o uyku bozuntusu’yla, geçişle; REM arasında bir fark var. Bizi fark ettirenler arasında, Ortadünya’da; uyumakla uyanmak pek benzer olmamalı gibi ve/fakat yani …
Aşağıda ne yapıyor Baybou, namı diğer Bolu Beyi. Boa cinsinden kapkaç anakondagillerden, tılsımını geçiş(g) en rüzgarın bekiyor.. kar üstünde piti piti izler pati… Ve bir kök: görebilir! Karın altında ama kendisi –astar.. ki kah de ‘kılıf’ ona- suyun yüzünde: birkaç dal, bir gövde üzerinde.
Bir bitkinin etrafında bağdaşını kurmuş, ‘Gündüz Gözü’ arkadaşını yeni edinmiş, kabilesini ise yakında kuracak. “Sevginin Işığı” adı annesinin. Şimdi değiş tokuş etti piposunu, ikinci bir elden gelen diğer bir barış çubuğuyla, diğer yeni kabile üyesi Xanho Alukas’tan …
Oturan Boğa Baybou, karın hikmetini biliyor, ışıtanında zerrelerinin güneşin beyazın denklik yakamoz orijini bir izotropik homojenide: Oturan Boğa olunmaz ki, karşı olmayarak matadorluk vahşetine, e yalan mı? Çünkü oturunca saldırmaz, tribüne atladı yarım tonluk Meksika’da “Küçük Kuş”, sonrasında saplandı ensesine bir pala, her zamanki şer, aşikar şekliyle! Ah, Küçük Kuş, atla anneyin kollarına Küçük Kuş. açık susam, açıl; * istersen nick değiştir de gel, Minik Kuş …* yeter ki gaza gel, olma tuş.
Nehir Çiçeği’ni bükme, Nergis’i! …
“ehircan”daki KızılderiliYıldız, altın gibi alıp toplarsan mücizelerini hayatın ve dalından sökersen; Ehircin olacak, burnun Midas gibi bükülecek, düşüverecek ve yeni çıkan, çok daha uzun olacak! yok seyredersen, güzel mi güzel Kızılderiliyıldız, Zardoz’un o giz labirentleri’ ndeki kristalize yapıya pek benziyor, ve hep öyle kalacak hatırat sandukalar, Pandora değil.
Gene de Ehricn’i aramalı, aramak için aramalı, ya da bulmak için, fakat doğa’nın muhteviyatı bozmamalı! ! Guneydenus, bunu fark etmişti çok önceleri ve yardımıyla bazı seferler Xhantia’nın, Carotte’lerin merkezindeki o Mağranın Alimi’ni görmeye gitmişti,sormak, yerini öğrenmek için Ehricn’in.
Bazı geceler yol çok uzun olur okyanusta: fırtınalar; sulu sepkenler, gemiye… Gökten büyükçe bir kuş geçti, o ‘All batros Balık-Akrepyal’ işte, ama bir inci fırlatıp attı, gönüllerimize! ! ! Ve anladılar ki, oradadır Ehricn. Onu bulmaya balıkadam kıyafetlerini ve dalgıç teçhizatlarını kuşandılar. Su soğuktu, ama Ege gibi; poyraza hemen alıştılar. İnciyi topladıklarında, “Sevginin ışığı”nı keşfettiklerini anladılar. Önce değil …
:Balık-Akrepyal klozete tel atacağım der, atmaz; denize inci atacağım demez, atar. Akreptir ama balık, saat içince döner, döner …
! ! !
Haber salındı dağdan, üfürük büyük duman.
Doğan Güneş’in kocası herkese güvenir,
Hademeyle vali arasına sınır koymayan,
Tanırım yakınen seni, damarımdan şah,
Zengin olmayı beceremez, fazla verici.
Çarşamba günü, yelken yine sabah
Açıdı fikirlerime.. bak, aynı program
Çıktı şimdi.. gene, canlı CNN Türk’te,
“Her Evde 1 Haber”, değilmişiz birhaber.
Selahattin Kalaycıoğlu, sen ne kadar
Da benziyorsun Kızılderililere, söyle hele.
(Önce o itfaiyeci adam ki son derece
Sessiz, sakin, tutarlı ama şaşkınca
Alıp götürülen Cemil İpekçi huzurlarına;
N’doğuştan çiziyor, stilist gönüllü o
Eve döndüklerinde, boş vakitlerince
Ya da şu Korkuteli’li Sinan, ne muazzam)
“Kesmeye kıyamıyorum bu uzun, gri
Saçları.” Berber söyledi ilk, ona bunları.
İçindeki güçlü duygular hep vardı
Ve şimdi şeklini anlamasıyla, birleşti.
Hatice kalaycıoğlu’na göre ki annesi:
“Kızılderililer geçerken düşürmüşler
Yayladan buldum, topladım, büyüttüm..”
Üç sene aldı sislerin ardından Boluluların,
Domuzeti yiyip içmeyene rakı alışmaları.
Bolu şehri içince, yürüyerek turlamakta;
Ulu şef, eşi ile, ötenaz ipini asla çekmedi.
Tüylü şapka kafasında, omuzlarında ceketi;
Ona deli dediler, kartopu da fırlatmışlardı.
“O” diyorlardı, 3 sene geçti, diyorlar mı “veli”?
Evlerde Haber Var; izde sür iz sen kar.
Güven İslamoğlu’nu aldı karşısına, bağdaş;
Hayatı anlatıyor, ‘Babo-Bobo Oturan Boğa’ …
Güven İslamoğlu, güvendim sana “dostum”;
Bacağına vurdum, ot geviş getirdim, sormadım
Ona “Kar Kartalı” ismini taktı, yaktı barış çubuğu
… Her evde iki haber oldu Şef Oturan Boğa; iki haber ile iki şiir, bir dil bir insan, çift elden(se) alkış; sen bunu görünce koş… sen coştuğuna sevin; paylaşmayı, bildiğin …
Selahattin Kalaycıoğlu, kalaylıyor doğayı (kahsa) internete girdiği makinayla bir Kızılderili. Doğa Ana’yı taşıyor, yarınlara çıkacak tek, miğfer göğsü! !
--
Açıklamalar:
Karakterler.
“Oturan Boğa” Baybou – baybou türetme (Bolu Beyi) “Boa” adlı filmden esinle “Bolu”yla karıştırılarak elde edilen: Bou
“Sevgi(nin) Işığı”
Gündüz Gözü – türetme (Kar) :))
Balık-Akrepyal – türetme (svegili, alişen
Xantho Alukas (Xhanto diye yazacaktım ancak “Xanadu”ya daha bir andırmak için böyle yazdım. Namı diğer Barış Aluk)
Carotte (carlotte adlı can arkadaştan türetme, caretta caretta’lara da anımsama..)
Guneydenus (çok yaşa sevgili Ümran Demircan, sevgi dolu günlere)
“Kar Kartalı”
Ortadünya’dan “Rohan” (bu adamın isim benzerliği şaşırttı. tanıyanınız var mı acaba? bu yazıyı yazmamıştım. ayrıca Rohan karakteri, Ortadünya lafı da ilgi çekti. ne anlama gle bu yazı.
ehricn (bir mucizevi taş, eline alırsan ‘ehircin’, almaz isen ‘ehircan’ oluveriyorsun. Bir türetme. Namı diğer Nergis Demet can dost, blogcudaki namı ehircan)
http://www.ortadunya.com/odunya/normal.asp? Sayfa=0&DataId=328&Kategori=2&Key=
) ilgilenenler için açıklama adlı, şiirin yeni sayfasına bu yazıyı açacağım.
Mağranın Alimi
Şef Sebo Baybou bou Beyi=”Oturan Boğa” Sabahattin Kalaycıoğlu=Küçük Kuş adı verilen meksikadaki o yarım tonluk boğa=Şef Babo Bobo (hem amerikadaki ayıcık hem de türkiyedeki babo) :)
Hatice Kalaycıoğlu= “Sevgi(nin) Işığı” (Annesi)
Sabahat Kalaycıoğlu, eşi=”Doğan Güneş”
Çift tırnaktakiler alıntı isimler
Bu hikayenin gerçek kısmı, Bolu’da yaşayan ve Kızılderili yaşamı hayata geçiren kişiyle ve karakterlerle alakalı.
CNN Türk ‘ Her evde 1 habe var’ programından esinle yazdığım ikinci… ilki, ‘Korkuteli’li Sinan’ şiirimdi.
İlk bölümse bir NTV kısa belgeselinden esin
Akın AkçaKayıt Tarihi : 9.2.2006 04:19:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!