Sedirin altına kaçmış bir ses vardı
Tozun, örümceklerin ve sessizliğin içinde
Ne zaman odadan biri eksilse
O ses yeniden kıpırdardı
Tül gibi, loş gibi, anne gibi.
Bir ninni kalmış orada
Ezberden değil, içten söylenmiş
Söylerken yorulmuş
Yorulurken uyutmuş
Ve uyuyanı zamanla yitirmiş.
Ben sedirin önünde çok durdum
Dizlerimi karnıma çekip
O sesi yeniden duymayı bekledim
Ama bazı ninniler
Bir kere sustu mu
Artık hiç kimseye çalınmaz.
Ninninin bir kısmı hâlâ içimde:
“Dandini dandini dastana…”
Devamını hatırlamıyorum
Ama susuşunu ezberledim
Sanki biri söylemiyor artık
Onun yerinde ben sustum yıllardır.
Sedirin altı eski bir mezar yeri gibi
Ne taş var, ne yazı
Ama orada uyuyan bir zaman var
Ben bazen o zamanı rahatsız ediyorum
Kırık bir oyuncakla,
Yarım bir cümleyle
Ya da içimde ağlayan bir bebekle.
Ninniler artık radyolarda yok
Ama benim uykularım hâlâ onları arıyor
Ve her gece
Sedirin altında unutulmuş o ninni
Kendi çocuğuna beni anlatıyor.
Kayıt Tarihi : 10.9.2025 22:46:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!