Ankara- İstanbul- İzmir. işte üç büyük şehir; doğup, büyüyüp ve yaşamaya devam ettiğim yerler. Ne yaptın hayatta derseniz? Boğuştum, insanla boğuştum. Yoruldum yorgunluğumu şiir ve öyküler yazarak dindiriyorum. fırsat buldukça seramik sanatı ile de uğraşıyorum.
I.
görkemli gecenin gösterisi; şarap ve gökyüzüne bulanmış tema,
başbaşaydım bu cümbüşle karışırken yıldızlara.
‘yapmayın… durun, o daha bir piyon! ’
repliği ile başlarken bu oyun, kapkara sonsuzluğa yapışmış
cehennem mavisiydi
geceye gömülürken ay
ışığının aldatan sessizliğinde
anlatıyorum gözlerimi aya
çözülüyor sedef’ten düğmesi gökyüzümün
hayaliyle sarmaş dolaş çözülüyor buz dağlarım
Müjdelemiyor hayatı mavi gün
Vazgeçmiyor sefaleti hüznün
dinmiyor iki gözüm yaşlı zaman
Bu Yüzden
yatağına küs duran şu nehir
dargın suyuna toprak kokusu
Uçsuz bucaksız bir boşluğa serilmiş gökyüzünün kaygısızlığına bir bak, bak! Heeey duyuyor musun sesimi?
Kaybolan Sevinçlere Dair
Maziyi Taşıyan Düşleri Söyleyen
O Şarkılar Neyi Anlatır? Rüzgârı Dinlemek Zamanı Şimdi
Kadın Şerri
-Kendini 'Saf ve Temiz Duygudas' ilan etmis Sedef Kandemir'e Açik Mektup-
Bre beyinsiz, sözcükleri istediginiz gibi evirip çevirerek itibar kazanmaya çalisacaginiza, günâhsiz annenizi alet ettiginiz yaziniza, birazcik dürüst olun ve karsilikli kullanilan cümleleri yazin. Oha gi ...