Sedat Umran'ın şiiri hakkında

Sebahattin Kömürlü
820

ŞİİR


3

TAKİPÇİ

Sedat Umran'ın şiiri hakkında

Sedat Umran’ın şiirlerini okumak ayrı bir dikkat gerektirmektedir.
Onun şiirlerinin okuna bilmesi, şiirideki amacının, hedefinin anlaşıla bilindiği kadar anlam kazanır.
Uçurum şiirinde, şair yakalamak istediği özü, her bir mısra ya çok bilinmeyenli bir denklemin çözümünü yapıyormuş gibi yansıtmış. “korkunun görünen halkaları içinde dönen
Granit dişleriyle uzaktan bir canavarı andırır” bu mısralar incelendiğinde, şair in şiirine korku ile başladığı anlaşılıyor. Buradaki korku nedir? Korkulan ne? Burada anlatılmak istenen korkunun görünümü ne? Korku nasıl görünür, Öyle ki korkunun görünen halkaları derken korkunu ötesine geçişi keşfetme çabası kendini daha iyi ortaya koymakta. Korku nun halkaları hiç şüphesiz korkunun ötesine taşıyor insanı. Şair korkunun ötesinde uçurumu granit dişli bir canavara benzeterek bu canavar ”didik, didik ederek çiğner ve yutar sonsuzluğu” benzetmesi, şairin şiirinin gerçek amacını da ortaya çıkarmakta. Burada şairin didik, didik etme ihtiyacını duyduğu kendi duygu ve düşüncelerimi? Niçin “didik, didik “ etme ihtiyacında olduğunu aynı mısraın devamında açıkça ortaya koymakta “çiğner ve yutar sonsuzluğu” söyleyişi ile daha da netleştirmekte. Şairin, amacı sonsuzluğa anlam katma mücadelesine dönük.
Bunu içindir ki dünyanın bütün ağır ve puslu sisi şair in üstüne çömüş. O, bu yükü kaldırmak için uçurumun derinliklerine kanat açmış kuş gibidir. Hani okyanusların engin, eşsiz dalgaları arasına kanat çırpan albatroslar örneği.
“Onda girdaplaşarak güçlenir kuyulaşan her duygu
Acayip uğultuların yoğunlaşarak yankılandığı
Büyük kuşlar geçer ara sıra dev aynasından
Vurur ötelere dalgaları başıboş derinliğin” şair ikinci bölümde, birinci mısrada, birinci bölümün birinci mısraı ile olağan üstü bir bağ kurmaktadır. Ki hakikaten şair şiirine korkuyu bu anlamda korkunç bir ustalıkla oturtmuştur. Birinci bölümün birinci mısraın da “halkaların içinde dönmeyi” ikinci bölümün birinci mısraında “girdap”a dönüştürüyor. Bu öyle bir dönüşüm ki şair kokularını duygularına yüklemiş, duyguları da bu dönüşümle güçlenmiştir. Şair duygularını güçlendiğini Ancak bu duyguların tarifindeki güçlüğü “acayip uğultuların yoğunlaşarak yankılandığı” mısraında açıkça ortaya koymaktadır. Fakat “büyük kuşlar geçer ara sıra dev aynasından” mısraı ile bu acayip uğultuların nasıl şiire dönüştüğünü ustaca anlatmakta. “vurur öteler başıboş derinliğin” mısraında “başı boşluk” özenle seçilmiştir. Başı – boşluk derinlik sanki tüm şiir boyunca ulaşılmak istenen nokta. Şair başı boşluk la hem korkulardan, hem de girdaplaşan halkalardan kurtulmuştur. Öyle ki şair artık kendini donmuş bir okyanus olma sürecinden kurtararak, dalgalar halinde sahillere vurma sürecini yakalamıştır. Artık onun dev aynasından büyük kuşlar geçmektedir. Ki özgürlük böylesine ustaca mısralara gizlenebilsin. Bu durum bence şiirin en güzel yanı. Şair şiirin son bölümüne tün hazırlıklarını yaparak hazırlanmış.
Öyle ki
“gecenin kapkara halatıyla sımsıkı bağladığı,
uçurum kımıltısız yatar sessizliğin yatağında” mısralarıyla şair, şiiri için kendisini nasıl hazırladığını anlatıyor. Onun için şiirin yakalandığı ortam hiç kuşkusuz gecenin sessizliği olsa gerek.
“dağlar düğüm düğümdür hiçbir elin çözemediği” mısraında şair, şiirinin çözümsüzlüğünü ortaya koymakta, ve bu çözümsüzlükle de övünmektedir. Ki bu haklı bir övünçtür. Sedat Umran’ın şiirleri eşya şiirleri olarak algılanır. Nitekim bu şiire çıplak gözle bakıldığında şiir tariften öteye geçmez. Ama şiirin özü gerçek anlamda çok farklıdır. Zaten şair şiirlerinin çözümsüz olmasını istemektedir. Bu isteğini “ova yaltaklanarak ona biraz daha sokulur” mısraı ile açıkça ortaya koymuştur. Onun, şiirlerini anlamaya çalışmanın, onun için bir yaltaklanmadan öteye gidemeyeceğini, sanki bir kahin gibi önceden keşfetmiş. Bu söyleşi ile şair haklıdır. Bu haklılığını ispat için “akşam altın kaşığı ile karıştırır dibini” mısraı ile de zirveye oturtmuş. Akşamın altın kaşığı ile dibini karıştırdığı şairin şiirinden başka ne olabilir?
“duyarız kasırganın korkusuzluğu ondan içtiğini,
bırakın rahat uyusun koca canavar uçurum uykusunu” şairin şiirindeki amaç son iki mısra da tamamen ortaya çıkmaktadır. Şair birinci bölümde korkuyu ön plana çıkarmıştı. Bu korku şair için şiir uğraşıydı. İkinci bölümde korkuyu yenme mücadelesi sergileyen şair, son bölümde korkuya meydan okumuştur. Şair artık şairliğini kasırgaya dönüştürmüş, şiirlerine korkusuzluğu aşılamıştır. Böylelikle şair amacına ulaşmanın rahatlığına kavuşmuş gibidir. Ve şair kendi istediğini de öne çıkarmaktan geri kalmaz. O, böylesi yoğunluktan sonra rahat olmak istemektedir.
Bence uçurum şiiri baştan sona şairin şiiri için nasıl bir mücadele verdiğini anlatıyor.
Bu neden bu şiire sadece bir uçurum tarifi diye bakmak hatadır.

Sebahattin Kömürlü
Kayıt Tarihi : 31.12.2011 21:09:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Sebahattin Kömürlü