İzliyorum şehrin kırpışan ışıklarını,
Aklımda bin bir türlü düşünceler.
Sen orda bir yerdesin
Ve ben aslında sana bakıyorum.
Bu şehri paylaşmamızın son zamanları bunlar.
Akşamdan bir şekilde uyanırsın,
İçinde bulunduğun ahşap odayı yadırgarsın önce.
Sanki.. sanki sana ait değilmiş gibi.
Bir sürelik aptallıktan sonra kendine gelirsin.
Derin bir nefes alırsın,
Bugün tam altı yıl oldu.
Kapıyı çekip gideli,
Dolu dolu tam altı yıl.
Sonsuz huzurla çıktığım yolda,
Bugün geldiğim noktada,
Başım hep eğik,
Sevmeye utanıyorum.
Savaşmaya korkuyorum,
Cesaretim yok.
Söylesene neyim ben?
Ufka açılan cılız köprüyü yıkmaya kalkmak.
Ya da aklından geçirmek...
Ufka açılan küçük cılız köprüyü...
Ufka açılan köprü... ufka....
Anlatamazsın.
Anlatsanda anlamazlar zaten.
İçinde gömersin beslediklerini.
Bi' ses arasan,
Duyduğun yalnızca kendi sesindir.
Aşk nedir?
Aşk… sevgi…
Belki de bütün gece şehrin ışıklarını seyretmektir.
Senden önce aşık olduğumda ben böyle yapardım.
Bütün o ışıları tek tek süzmek,
Birnin onun odasının ışığı olduğunu düşünerek.
Yine titriyor ellerim,
Yine küçüldü ciğerlerim.
Ne olur izin verme eriyip gitmeme!
Açtım kollarımı iki yana ey rüzgar,
Es... Bütün kuvvetinle es...
Al götür beni yine,
Yazmak tek yolum olmuşsa şayet,
Duygularım aklımında önüne geçmişse.
Ne istediğimi bilmek bir yana,
Hissetikleriminde bir anlamı kalmamışsa eğer.
Ayak uyduramıyorsam an için yaşananlara,
Kendimi bıraktım rüzgara,
Kucaklar gibi açtım kollarımı.
Gözlerimde aynı sıcaklık.
Büyüdüm mü yoksa ben,
Ya da büyümek bu muydu?
Oysa daha dün gibi:
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!