Seçtiklerim Şiiri - Ahmet Kemal

Ahmet Kemal
2078

ŞİİR


9

TAKİPÇİ

Seçtiklerim

Seçki
SELAM
Selam sana
Ey erenlerin gözbebeği
Selam sana
Nurların nuru
Selam sana
Ey kutlu önder

Selam sana
Son peygamber
Selam sana
Tanrının aydınlık iklimi
Selam sana
Ey meçhullerin gözbebeği
Selam sana
Sönmez ışık
Solmaz renk

Selam sana
Allah ordularının serdarı
Selam sana
Ey dost

Ahmet Kemal

(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

9 Günde Sigara Nasıl Bırakılır? Videoyu İzleyin!


________________________________________
Bu şiirin hikâyesi:

MEHLİKA
Mehlika sultana ben de âşıktım
Bende katıldım o maceraya
Aldandım
Düşüp kara sevdaya

O Mehlika’yı gördüm düşümde
Gittim görmeye ben de gizemli güzeli
Kaf dağının ardında
Ve kartal kanatlı atlılar geldi
Beni tuttular apar topar
Bir düşe bağladılar baktım
Dağların ardı dağ
Dağların ardı dünya
Okyanusları içtim
Gördüm orda geçmişi geleceği
Geçmiş zaman aynasında
Bir ileri bir geri
Baktım o aynada koca bir dev
Kuşların beyi
O bendim
Aradığım kendimdi
Orada her şey aşktı
Aşktan başka ne varsa boş

SEVGİLİYE MEKTUPLAR 1

Sen varken her şey güzeldi
Hava güzel su güzel
Şu esneyen kız güzel

Her şey güzellikti baştan aşağı
Kâinat güzellikler kitabı
Deniz güzel kız güzel
Tabiat bambaşka

Güneş bir başka doğardı bahçemizde
Ay bir başka
Yıldızlar baştanbaşa şenlik

Şimdi her şeyde bir başıboşluk var
Bir acı bir umutsuzluk yüzüyor gözlerimizde
Bir çekilmez karanlık tutmuş ortalığı
Anlayacağın her şey yine seni bekliyor
Senin gelip bizi aydınlığa çıkarmanı bekliyor


SEVGİLİYE MEKTUPLAR 2

Her şey bir esenliktir güzelliğinden
Şu uçan kuşlar
Şu boy veren ağaç
Şu gökler
Şu deniz

Her şey bir esenliktir gözlerinden senin
Sularda yansıyan ruh güzelliğin
Aynalarda görünen
O sehvi boyun
Ayva tüylerin

Her şey bir esenlikti kimsesizliğinden
Dudakların vuslat rengi
Gülüşün yaz
‘’dalları basmış kiraz’’
Meyveye durmuş ağaçlar
Birazdan gün doğacak

Her şey bir başka esenliktir denizinden
Her şey bir esenliktir denizinden senin

SEVGİLİYE MEKTUP 3

Hem uzaklıklarıdır yakın
Ve yakınlıkların sevdalısı
Güneşin şenliği
Ateşin rengi
Özlemin gökkuşağı
Aşkın ahengi

Kalbim o benim tutsak kalbim
Tuttum onu gözlerimin ışığına
Sana o iklimlerden haberler getirdim
Senin harabelerine haberler getirdim

Ne eleğimsağmalar gördüm
Bengisularından içtim
Ellerin bir muştudur rüyalarıma
Bir başkadır hayat bakışlarınla

Ateşten güller açardı senin
Görkemli bakışlarında
Hüzünler uçurdum firavun rengi
Kan ve kin kusan parsın

Sen o hüzünlerin gözyaşı
Sen o rüyaların telaşı

Nemrut ateşleri delirtti beni
Kin ve kin kusan parsın

Sen gelir o ateşleri güle çevirirsin
Sen gelir
Çevremi cennet kılarsın

SEVGİLİYE MEKTUP 4

Korku nedir bilmiyorduk
Sen varken
Kötülük yoktu
Yaşamalar daha bir başkaydı
Siyah beyazın yerini tutmuyordu henüz
Sahici allıklar bilinmiyordu

Sen bizimleyken
İyi ve güzeldi her şey
Gerisi esenlik ve mutluluk

Yaşamalar vardı aşk içinde aşla dolu
Dolu dopdolu
Yaşamalar vardı sevecen
Yaşamalar esenlik dolu

Tabiat bir başkaydı
Bir başka yeşilin tadı
Daha bir canlı kanlı mutluluk

METHİYE II

Siz şimdi bir şiiri özlüyorsunuz ölümsüz
Siz aslında ölümsüzlüğü özlüyorsunuz

Şimdi ben seni anıyorum
Gözlerin süzülüyor yalnızlık göklerinde
Güzellik seninle anıtlaşıyor

Şimdi siz rüyalarımı parselliyorsunuz
Bilinmeyen bir kentte kayboluyorum ben
Elimde ne bir adres ne kroki

Benim de büyük denizlerim vardır
Denizlerde batmayan gemilerim vardır
Ben okyanusların usta avcısı

Sizi bilinmez tehlikelerden korurum

Ben yine senin uykunum bu gece
Bir elmayı ortasından bölüşürüz
Ben seninle uyurum her gece

Yaşamak bir aşktı benim için
Bu aşk bana lazım
Ben aşkla yaşamakla barıştım
Sen o ay rengi gülüşünle gezersin
Gelir sıkıntılarımın ortasında çiçek açar gözlerin
Sen o gölgesiz güzelliğinizle girersin rüyalarıma

HAYAT DENEN EFSANE

Yürü sevgilim
Bu viran yerleri geçelim
Devri gül sohbeti yetişir
Çevremiz sarılı
Akrep, çıyan ve yılan

Amerika, Rusya
Bir cehennemden ötekine

Sadabat eğlenceleri de yok
Her şey fildişi kuleden güzel
Her yer ateş alanı

İnsanlar et yığını kasaplarda
Kaçıp gitmeli buralardan
Bu cesetler arasından
Her yer kan
Camiler öksüz
Susmuş minare

Geçti bahar mevsimi
Çağ buzul çağı
Yitti insan kimliği
Yitti hayat denen efsane

EFENDİM

Devletlim efendim
Sensiz olamam

Ben neyim ki
Sen bir devsin
Bakışların hayatın ta kendisi
Kölen kıl beni

Gözlerin o büyük gözlerin
Ellerine su dökemez Türkistan güzelleri

Sana aşk adını koydum
Gel beni kuşat

Yaşatır beni
O eşsiz gülüşün


HAMD
Yaradan Allah’a şükür
Yeryüzünü ağaçları kuşları
Bu yemyeşil vadileri
Bu yemyeşil ovaları
Yarattığı için
Kurtları tilkileri aslanları
Bu masmavi gökyüzünü
Bu top top yıldızları
Büyük ayı küçük ayı
Bu eleğimsağma bu gökkuşağı
Bu Samanyolu düş ülkesi
Güneşi yarattığı için
Ayı yarattığı için
Irmakları gölleri
Yarattığı için
Masmavi denizleri
Şükür Allah’a şükür
Yarattığı için aklımı
Ellerimi ayaklarımı
Başım üstünde saçları
Gözüm üstünde kaşları
Yarattığı için şükür
Yarattığı için beni
Şükür Allah’a
Hamdolsun
Hamdolsun

MÜNACAAT

Elest meclisinde kaldım
Aşk şarabına
Kâlu bêla dedim
İnandım

Hak odur
Yaratıcı o
Güzeller güzeli
Allah

Adem onun peygamberi
İdris onun peygamberi
Kitaplar aşk mektupları
Kulları sevgilileri

NA’T

Sana şarkılar söyleyeceğim içli ve yanık
Türküler yakacağım anlı şanlı
Sen o nur kentinden kalma
Son insan nur heykeli

Sen o kervanın bekçisi
Son yolcu son kervancı
Sen bu mülkün sahibi
Allah’ın gölgesi sen

İnsanlığın gayesi
Yaradılışın ufku


Hira da yanan meşale
Ateşin nereden gelir
Nur mağarasında ışıldar
Hakikati gökyüzünün

Çağın gülleri açar
Ay parıldar parıldar
Saadet çağı gelir
Saadet çağı başlar

Kutsal kitap açılır
Zulüm harabe
Gül açar
Hayatımızın dikeni

Bunları kim sulamıştır
Bu ölgün çiçekleri

Yeşil gözlerin esenlik rüzgarı
Irmak ırmak eserdi

Aklıma yön gösterir
Bulutlar

Şimdi bir kuş sürüsü
Buradan geçti

Dağlar benim ülkem
Vatanım

Renk renk hülya
Renk renk ufuklar

Biz akşamların
Mesut ve bahtiyar bekçileriyiz
Biz umutların serseri köleleri

SELAM
Selam sana
Ey erenlerin gözbebeği
Selam sana
Nurların nuru
Selam sana
Ey kutlu önder

Selam sana
Son peygamber
Selam sana
Tanrının aydınlık iklimi
Selam sana
Ey meçhullerin gözbebeği
Selam sana
Sönmez ışık
Solmaz renk

Selam sana
Allah ordularının serdarı
Selam sana
Ey dost

EZAN

Ezan okundu
Uymalı bu çağrıya

Sabahları aydınlık
Namazla

Uyanmalı erken
Güneşin doğuşunu seyretmeli

Yollara düşmeli sonra
Ve o güzelim meltemi

Çekmeli içine
Doya doya

Onun izinde ol
Onun izinde yaşa

Mutluluktur bu
Esenliktir bu

ALLAH

Güneş doğar ufuklardan
Ey büyük Allah

Sular boşalır göklerden
Ey büyük Allah
Oluk oluk

Ekinler boy verir
Başak başak
Ey büyük Allah

Tohum çatlar topraktan
Çatlatan sen
Ey büyük Allah

Çocuklar uyanır uykularından
Uyandıran sen
Ey büyük Allah

İnsanlar taşar sokaklara
Yaşatan sen
Ey büyük Allah

Kuşlar ötüşür dallarda
Can veren sen
Ey büyük Allah

Gemiler yüzer okyanuslarda
Yüzdüren sen
Ey büyük Allah

DOĞUM 1

Annelerin annesi Âmine
Dedi
Seziyorum
Kutlu bir çocuğa hamile olduğumu

Buhturmasırın putu yıkıldı
Nuşirevanın sarayı

Mecusi ateşi söndü
Save gölü kurudu

Bir kuş geldi geldi
Kanadıyla sıvazladı anneyi

Bir bardak şerbet sundu melekler
Kardan ak ve soğuk

Etrafında pervane
Huri kızları

Ağızları zümrüt
Kanatları yakut
Cennet kuşları

Kutlu çocuk secdeye vardı
Ümmeti ümmeti diye bağırdı

DOĞUM 2

O gece doğdu
O ay yüzlü
O gece doğdu
Ayın on dördü
O gece doğdu

Ramazan ondan
Armağan bize
Oruç ondan
Namaz ondan
Armağan bize

Bu bağış ondan
Bu gülüş bu bakış
Bu sevinç bu barış
Bu inanç ondan
Armağan bize

KALK EY PEYGAMBER

Kalk ey peygamber
Ey örtünen peygamber
Ey bürünüp sarınan
Müjdele ve korkut
Cennetle ve ateşle
Ben ki severim
Tövbeyi en çok tövbeyi
Ben ki affederim
Ve severim affetmeyi
Hira’da gördüğün neydi
Sana görünen kimdi
Sana ‘oku, dedi
Oku ve anla evreni
Sen bilmem dedin
Ben okuma bilmem
Ama o yineledi
Oku rabbinin adıyla
Ki o
Kalemle yazmayı öğretendir
Kalk ve korkut
Korkut ve müjdeli
Tanrının bağış ülkesinden
Haber ver
Tanrının müjdesinden

Rahmeti gazabını geçen
Ümitsiz olmasın kimse
Mümin inanır ve umar

Bu yeni bir aruzdur
Söyleyemediğimiz
Dilimizin altında gizli

Bize bizden belgeler gerekli
Ayın parçalanışına dair
İkiye bölünüşe dair

Ayı böl ve inandır diyene
Ayı böl ve inandır bizi
Ayı böl ve parçala ikiye
Ayı ikiye böl ortasından

Ay şakıdı
Gün doğdu
Ay bir zaferdir
Gelecek zaman çağıltılarına
Develer yeni bir depreme ayarlı
Roma uçurumun kenarına yaklaştı yaklaştı


MAĞARA

Giz bakışlı şahin
Sen anne acısını
Yatak yapışmasını
Ne bilirsin
Bir kapı açılır kapanır
Şimdi siyah tek renktir
Saldırı başlamıştır
Hey dağa yaslan
Şeyh şamil kıyafetinde
Dağ mağara ve peygamber
Dostluğu orda belledi
Zamanı orda öğrendi
Çömlek ve taş ikilemi
Dünya bir cifedir içimize
İnanan ey insanlar
O kutlu çocuk gelecektir

Vadini arkasından
Mekke ile Medine arasından

Peygamber vadisinden
Kudüs’ten Şam’dan Hicaz’dan

Bağdat’ı kardeş yapan
İstanbul’u çağırsan gelecektir

Kahire’yle birleşecektir inanç yolu
Ninovadan bir armağan
Aşk bir bahara kaldı

ARAYIŞ

Ben bir köpek
Ulu kapında

Bağışlanmayı dilerim
Onun aşkına

Sen ışıttın evreni
Boyadın gökyüzünü mavi

Her yer nur içinde
Her yer ışık

Kanım kaynıyor
Sığmıyor içim içime

Seni görmek dileğim
Firdevs uçmağında

Kuşlar uçururum gözbebeklerine
Öpücükler kondururum ay çarşılarına

Ararım seni ukaz panayırında

ŞAKKUL KABER

Ay doğdu ay doğdu
Ortasından ikiye bölünerek doğdu
İki şakkader ek doğdu ay

Yer gök ayın bu yeni doğuşunu kutladı
İns ve cin ayın ikiye bölünüşünü kutladı

Ayın zaferini kutladı melekler
Ayın ikiye bölünüşün tanık oldu felekler
Yeni kuzulamış koyunlar meledi
Anasından ayrılmış kuzular meledi

Meledi yer gök meledi bütün kâinat

Kurtlar uludu kutladılar bu doğuşu
Kuşlar öttü
Ayın ikiye bölünüşüne tanık oldular

Mekke Medine tanık oldu
Geçmişe ve geleceğe
Zaman derlendi toplandı
İki ay parçasında

Kuşattı insanlığın macerasını

Selam dedi selam sana
Ey kutlu insan selam sana
Selam sana ey peygamber

CİBRİL

Cibril geldi
Gök aydınlandı
Oku dedi

Ey insanlığın özü
Oku ki
Aydınlansın dünya
Oku ki
Dinsin zulüm
Ben okumam dedi o
İnsanlığın gayesi
Ben okuma bilmem

Ben okuma bilmem
Ben ümmiyim ben

O aklın sultanı
O canların canı

Nur iklimi
Onun temiz bedeni

Perdesi hayâ
Örtüsü hayâ

Dilleri kuddus tesbihi
Dilleri subbuh tesbihi

Yüzleri nur
Nurun ala nur

O ay yüzleri
O güneş gözleri

Ağzı şeker
Dudağı anber

Seçleri sümbül
Elleri gül

Bakışları şefkat
Süzüşleri merhamet

Kölen kıl beni
Azat etme
Artık sonsuza dek
Kirpiklerini emanet bırak
Bir armağan olarak
Bir alıntı senden
Kaldırımları kolla
Orda çocuklar ölmesin
İnsanın insanlığı üstüne
Yeminler verdim

Bir müzik
Bir kalyon
Bir balyoz

Kırmızı dudaklarda kaydı
Ayağı adaletin
Bu suçları
Bu açları
Kim yaptı
Kim doğurdu
Bu çocukları
Bu suçluları

Ah nerede bulurdum seni
Bilsem de
Kapansam ayaklarına
Öpebilsem ellerini
Ellerin evrenin güneşi

Sen ki
Sevmeyi öğrettin
Gün yüzlü çocuklara

Ben karanlık düşler ustasıyım
Sizi bekliyorum
Siz o olmalısınız

Ben halayık olurdum
Gelseydin bu çağda
Karanlık basmadan
Gelseydin
Kurtlar karışmadan
Kuzulara

RAMAZAN GELDİ

Ramazan geldi hoş geldi
Tatlı tatlı geldi
Mini mini geldi
Tini tini geldi
Bir kuş gibi geldi
Kanadı kırık kuş gibi
Kanadı gümüş
Gümüş kanatlı bir kuş gibi
Geldi ramazan

ELLERİN

Ellerini tavaf ettim
Miraç bu

Ellerimi tut açelya bebek
Ben uyanırım

Ellerinden başlıyor
Hayatımın rüzgarı

Ellerinden açılır sonsuzluğa kapılar
Ben ordayım

Ellerinden içtim doyasıya
Aşk şarabı

GÜL KASİDESİ

Gül atardık dosta düşmana
Gülle başlarız savaşa

Gülle ererdik sonsuza
Ellerin gül demeti

Dudakların hokka
Gül döşerdik ufuklara


Şehrazat bakışı Cihanşah
Çok
Meraklı bir hükümdar
Gibi geldin
Ol hikâye Derbas’ın anlattığı gibiydi

O tılsımlı atı nereden buldun
Beni düşlerimle boğdun

Şahmeran
İnsan yüzlü aslandan
Melek yüzlü şeytan nasıl doğdu

Anlat bana
Seni bir tepsi üstünde taşıyan
Beni bir kuyuya atan o yılandı

Ve dedi Tanrıya sığın
Ey Belkıya
Ne kutlu bir yoldu bu

Yüzyılları sordun da geldin
De benim kapımda durdun

Şahmeran dedi
O kutlu insana
Benden selam söyle

Merve Zemzem adına
Selam söyle

Adımı anma
Hiçbir elma tadında

İsmi Azam aşkına
Git buralardan git
O at kulağında gizlenen periye de
Veziri buraya bıraksın
Kartal kanatlarını yolsun
Ey Belkiya su ve bir şey söyleme
Koyunlar kuzulasın
Güvercin yumurta yapsın
Alnının ortasına
O ejderhayı boğ

Âlemin sararalı beni tanı
Kan döşenen yataklarda yatanım
Nil üstünden sandıklar var satarım
Hüthüde nasranice bülbüle Süryanice
Süleyman’la Belkıs’la
Mescidi Aksa

Söz ve oyun ne kutsal nede buruk bir yaz çağıltısıydı
O sesi duydum bu bendim
Gözleri velfecri okur nazın hicazkâr söyler
Ruh kenti binbir ışıkla donanmış bir şehrayin
Masallarda bestelenmiş şarkılar
Ve o altın şehir
Ruhumun binbir aynalı kenti
Işıl ışıl yakutlar mercan saraylar
Ve ansızın bir ses göğü az kalsın
Yerle bir ediyordu.

Acıları içtim bela kapında
Medet şeyhim buyur de bir hoşça karşıla beni
Senin misafirinim Tanrı’dan konuk geldim sana
Adın en umutsuz aşklara kapı açar
Göklere kapı açar
Sen dağ gibi dalgalara ve dalga gibi dağlarla
Anne baba ve muştularla
Başlayan kutlu yolculuk
Ve bir turfanda meyve tadında
Anladım bir iş var bunda

Size bir sır söylesem diyordum
Ölüm karşılığı yoksul ölümler
Güçlü ve güçsüz soluklu ve soluksuz
Ve kahkahalarla kol kola kırılmış
Ebu Talip hokkası mürekkep ve kalem
Annem benim tacım tahtım her şeyim

O gelmezse yemeğe başlanmayan yetim
Sen ikinci annemsin benim
Ve annemin yerindesin
Ey Asiye Ey Zehra Ey Fatma

O gelmezse yemeğe başlanmayan
Gelirse dualarla tütsülerle
Bahira türlüsü yemeğin

Anne o ağacı salla yemiş versin
O ağacın altında büyüdü çocukluk
Serin gölgelerde
Meysere özgür ruhlu köle
Ey Hatice dedi onu gördüm hakikat dergâhında
Dünya haremgahtı
Ve namazgâh
Kızdığında alnındaki damar kabarırdı
Ellerinde elmalar ve keskin bıçaklar vardı
Yusuf’tu yani güzellikte Kenan! dı
Siz benim yerimde olsaydınız dedi
Abdullah’la evlenmek için
Ölümüne savaşırdınız
Ve Züleyha ondan doğdu
Ve Âmine
Susuşta mükemmel olan kadın
Ve Hatice vafalı yar dosttu
Derken bulutlar örtündü yüzüne
Ahmet Elbedevi

Artık çocuklar gömülmeyecek dedi
Budalalar zaten olmayacaklar
Bak işte dünyanın bütün çocukları bunlar
Yaşanmamış çocukluk ve ergenlik anıları
Her biri bir yandan çocuk
Dünyanın bütün çocukları çıldırdı uzaktan kumandalı
Ebubekir ve Osman ve Ömer ve Ali
Ey güneyli çocuk artık sevin
Neden bitevi öne düşüyor başları
Evet, neden her şey önemli ve önemli

Kisra’nın sarayı yıkıldı zulmün üstüne
Kayseri rüyası çoktan
Save gölü kurudu
Ateşler söndü
Bir kelime atlanmayacak evet
Evet, her şey baştan sona önemli bu tabloda
Ve Medine kutlu güneş oymağı
Geliyor geliyor Mekke ırmaklarının kaynağı
Sevgiler dolusu bakraçlar taşır o ülkenin kadınları
Ve sonra filler hakkında sure indirilen filler
Filler ve fiiller
Çağrılan Kudüs çağrılan Meryem
Saadet tapınağı ölüm tapınağı
Aişe dedi hala ondan yana mısın?
Evet dedi o tek başına bir orduydu

Eğer buysa din biz hepimiz ondanız dedi
Ben dedi ondan haber veriyorum size
Haberler ve güvercinler gönderiyorum size
O kutlu gelecek haberleri veriyorum size
Teslim olun ve kurtulun diyorum size
Çözün boynunuzdaki tutsaklık zincirlerini
Eğer bana inanıyorsanız
Bu dağın ardı düşman diyorum siz

Vakit tamamlandı ve tamamlandı her şey
Söz uzadı dedi Mansur ey güneyli
Hangi darağacıyla güreşmek istersin

Anne beni götürecekler anne
Anne beni gömecekler

O sabah mıydı bilemiyorum o akşamı?
Yıllar yılları kovaladı
Yıllar yılları
Dehşetin kapısını araladım
Ey değişkenlik mimarisi yaz anıtı
Ey dehşetin kahkahası çocuklarım oldu
Ayakları cennet muştusu
Kuşkulu bakışların kardeşi
İzbelerde düşsüz kuruntular
Ellerin o tutsak o uykulu
Ellerin o kutsal o muştulu
Gözlerin uysal ve onurlu
Bahar rüzgârı yaz güneşi
Sevgi anıtı acıma anıtı
Cennetler yurdu
Gül demeti anne
Seni içiyorum
Ruhumu tarıyor gözlerin
Tut beni tut çılgınlıklara
Eski zaman düşlerine çağır
Yeni zaman ırmaklarına çağır
Ben çocuk ben yabancı ben katil
Sen aşktan binlerce çocuk yaşatan
Ateş büyüsü Nemrut düşü
Firavun yalanı Asiye tutkusu
Karanlıkların suç ortağı kabil oymağı
Rümeysa Rümeysa bana gel
Bana Hülyaların şarkısını anlat
Çitlembiklerden şenlik yap
Kabil uykularından
Kurbanlarından
Merhametin kanlı saati çaldı

Merhametin saati çaldı ey baba
Merhametin kanlı saati çaldı
Tutuldun sende iblis oyunlarına

Çok duvarlar ördün
Çin şarkısından kan şarkısından
Çokuluslu duvarlardan
Kan bankasından can bankasından
Çok yalanlı anlaşmalar gördün
Gündelik entipüften işler
Şamdanlardan elmalardan
İncir kutsal meyve
Bıldırcın ve helva
Ve zeytinle hurma
Açılan oruçla Cebeli Rahmette
Bir yüzyıl süren durgunluk
Ağlayışlar ve unutulmaz şarkı

HZ EBUBEKİR

Her gece yatsıdan sonra
Ev halkıyla sohbet ederdi

Sonra iki rekât namaz kılar
Muhasebeye dalardı

Sabaha yakın on rekât teheccüt
Üç rekât vitir kılardı

Halkını namaza kaldırır
Ve camiye giderdi

CAFER İ TAYYAR

Cafer İbni Talib ki
Tayyar diye anılan
Uçtuğu görüldü
Şehit olduktan sonra
Habeşistan’dan göçmeni
Âlinin kardeşi

En çok bana benzeyen
Buyurdu Peygamber
Senin ahlakın
Yiyişin içişin
Ve davranışın

Ayağa kalktı Cafer
Kanatlı kuş sanki

Döndü döndü döndü
O nur halkasının etrafında
Raks ederek
Sevinçten
Yüreği uçup gidecek

Buraya gelince (asm) demek vacip oldu
Biz dahi bu kavle icabet ederek deriz ki
Allah’ı rahmeti ve bereketi ve selamı
Ve salâtı onun üzerine olsun
Bir yüzden

HALİD

Ben Halid bin Sinan
Samedi hikmet sahibi
Ben kavmimi kaybettim
Kavmim beni

Çocuklarıma vasiyet ettim
Kırk gün sonra
Aç kabrimi
Beni gömdükten sonra
Ne gizemler var orada
Ne gizemler

Açmadıklar
Utanarak
Onursuzluk sanılacak diye
Korkularından
Ki bu büyük bir ayıptı
Diyor İbni Arabî
Araplar arasında

Değerbilirlik yapıp
Bilemediler değeri
Gömüldü
Nice sırlar
Halid bin Sinan’la beraber
O bir peygamber mi?
Evet peygamber
Ama peygamberliği gizli

DERVİŞ

Ve dervişler aya bakarak
Secde izleri bırakarak indiler yeryüzüne

Yürüdüler aya karşı
Yeni doğan çocuğa
Bismillah diyerek
Yürüdüler aşka
Taştı rahmet denizi
Acının ve bağışın denizi

Doldu ufuklar
Ve içimizde bir sevinç bir sevinç


DERVİŞ

Deli baharında
Uykusuz derviş
Ne vardı
Demleyerek
Zamanı
Asırlık konağında

Sabrın dervişi
Ömrün baharına ermiş
Hazan yaprağı
Mutlulukla berabermiş

Döner
Habire döner
Derviş
Halden hale

Döner de
Der ki
Devrana ya huu


NECİP FAZIL

Yıl 1978
Karlı Erzurum günleri
Necip Fazıl göründü
Camiye uzanan yolda
Sessiz ve yalın

(Biri parmağıyla ayı gösterdiğinde
Aptallar parmağa bakar)

O görünen bir aydı
Coştu köpürdü
Bir tayfun gibi
Ben dedi sizi adım adım takip ediyorum
Siz mi dedi siz mi?
Evet ben
Ben dedi bu yaşımda
Sizin için yaşıyorum
Yıl 1979 İst
Son defa doğdu
Ve battı
Hüzünlüydü ve mutlu
O dedi kırklardandı
Ve misyonu vardı

Ahmet Kemal
Kayıt Tarihi : 23.6.2010 16:47:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!